Geçtiğimiz hafta Fransa'da Müslüman Kardeşler ve siyasal İslamcılığın nüfuzunu vurgulayan bir hükümet raporu yayınlandı.
Geçen yıl “İslamcı sızmaların güvenlik ve ulusal bütünlüğe yönelik tehdidini netleştirmek” amacıyla hazırlanan bu belge, sözde İslamcı sızmacılık(entryism) konusunda farkındalık yaratmayı hedefliyor.
MEE’den Tessa Aidi’nin aktardığına göre, bu durum "mevcut yasalarda değişiklik yapılmasını sağlayacak nüfuz ve güç konumlarına erişmek için yerel yaşama dahil olma" ile "özellik kazanan ayrılıkçı bir eylem biçimi" olarak değerlendiriliyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 21 Mayıs'ta raporu görüşmek üzere Savunma Konseyi'ni topladı ve hükümetten "gerçeklerin ciddiyeti" ışığında öneriler geliştirmesini istedi.
Fransa'daki pek çok Müslüman için bu, toplumlarının damgalanmasında endişe verici bir adımdı.
Paris yakınlarındaki bir toplum merkezinde eski spor koçu olan Salwa Hamiti, Middle East Eye'a yaptığı açıklamada, "Bizi ayrılıkçılıkla suçladıktan sonra şimdi de iktidarı ele geçirmeyi planladığımızdan şüpheleniliyor." dedi.
"Bu şeytanlaştırma nereye kadar gidecek, bizi yenilmesi gereken düşmanlara dönüştürecek?"
Müslüman Kardeşler'in Fransa'daki nüfuzuna ilişkin geçen hafta açıklanan raporda, özellikle iddia edilen lobicilik ve ağ oluşturma uygulamalarına dikkat çekiliyor.
Avukat Sefen Guez Guez, bunun "tamamen yanlış" olduğunu ve yetkililerin böyle bir söylemi teşvik ederek İslam hakkındaki komplo teorilerini doğruladığını söyledi.
Ulusal Bölgesel İstihbarat Müdürlüğü'ne göre, Müslümanlara yönelik eylemler geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 72 arttı.
Guez Guez, "Devlet, Müslümanların bir tehlike oluşturduğunu ve özellikle örgütlenip başarılı olmaları durumunda bir tür beşinci kol oluşturduklarını öne sürerek İslamofobinin artmasına katkıda bulunuyor" diyor.
MEE’den Amel Boubekeur, “Fransa'nın Müslüman Kardeşler raporu tehdit üretiyor” başlıklı yazısında “Fransız devleti, görünmez bir düşmanı öne sürerek artan gözetimi haklı çıkarmak, muhalefeti bastırmak ve muhafazakar kitlelere karşı sert davranmak için retorik güç elde ediyor.” diyerek şu ifadeleri kullandı:
“İçişleri Bakanı Bruno Retailleau'nun sunduğu yeni bir hükümet raporunda , Müslüman Kardeşler'in yerel ve ulusal kurumları ele geçirmeye hazırlanan yeraltı İslamcı bir tehdit olduğu iddiası yeniden gündeme getirildi .
Ancak bu alarmist çerçevenin ardında daha derin bir siyasi strateji yatıyor: 2026 ve 2027 seçimleri öncesinde uyumsuz Müslümanların siyasi katılımını gayrimeşrulaştırmak ve cumhuriyetin en güvenilir koruyucuları olarak aşırı sağ partileri, üretilmiş bir düşmana karşı güçlendirmek.
…
Hükümetin stratejisi belirsizliğe dayanıyor. Raporun belirsizliği bir kusur değil - kasıtlı. Devlet, görünmez bir düşmanı çağırarak retorik güç kazanıyor: artan gözetimi haklı çıkarmak, muhalefeti bastırmak ve muhafazakar kitleler için sertlik sergilemek.”
Kaynak: Middle East Eye
Diğer İçerikler