2019'da kabul edilen Vatandaşlık Değişiklik Yasası Müslümanlara yönelik ayırımcılığı yasal hale getirdi. Yasa, ülke çapında protestoları tetikledi. Birçok yerde Müslüman ibadethaneleri hedef alındı ve kamusal alanda Müslüman kimliğine yönelik baskılar arttı. Müslümanların doğduğu ülkede yabancılaşma duygusunu yükseltti.
ABD Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu, ABD hükümetinin 2025 raporunda, din özgürlüklerinin sistematik olarak ihlal edildiğini belirterek Hindistan'ı "Özel Endişe Duyulan Ülke" olarak belirlemesini önerdi.
Başbakan Narendra Modi Hükümetinin yol verdiği, sosyal medyanın körüklediği İslam düşmanlığının etkisiyle kendisini ikinci sınıf vatandaş hisseden Hindistanlı Müslümanlar giderek artan sayılarda ülkeyi terk etmeye başladı.
Pew Araştırma Merkezi'nin analizine göre Hindistan, Suriye'den sonra küresel olarak Müslüman göçmenlerin ikinci büyük kaynağı haline geldi.
PEW Raporunda dünyadaki Müslüman göçmenler
2020 yılı verilerine göre, dünyadaki 281 milyon civarındaki uluslararası göçmen nüfusun yaklaşık 80 milyonunu göçmen Müslümanlar oluşturmaktadır ve doğdukları ülke dışında yaşayan tüm insanların %29'unu temsil etmektedir. Müslüman göçmen nüfusu 1990'da 40 milyondan 2020'de 80 milyona (%102 artış) yükselmiştir.
Hindistan, Müslüman göçmenler 6 milyonluk nüfusla en yaygın ikinci menşe ülkedir. Hintli Müslümanların Hindu çoğunluğundaki insanlardan çok daha fazla göç ettiği görülmektedir. Hindistan'ın nüfusunun sadece %15'i Müslüman olmasına rağmen, Hindistan doğumlu tüm göçmenlerin tahminen %33'ü Müslümandır. Müslüman Hindistanlıların Hindu inançlılardan 2 kat daha fazla oranda göç etmesi yaşadıkları baskı ve dışlanmışlık sebebiyledir.
Hindistan'dan gelen Müslüman göçmenlerin çoğu, BAE (1,8 milyon), Suudi Arabistan (1,3 milyon) ve Umman (720.000) dahil olmak üzere iş fırsatlarına sahip Müslüman çoğunluklu ülkelerde yaşıyorlar.
Diğer İçerikler