Trump, 9-11 Temmuz 2025 tarihleri arasında Beyaz Saray'da Liberya, Gine Bissau, Gabon, Moritanya ve Senegal liderlerini ağırlayarak bir "mini zirve"ye ev sahipliği yaptı.
Bu beş ülke, küresel ticaret açısından nispeten küçük olup, toplam GSYİH'leri yaklaşık 75 milyar dolar civarındadır. Ancak, manganez, nadir toprak elementleri, altın, demir cevheri, petrol, fosfat, lityum ve kobalt gibi kritik mineraller ve hidrokarbonlar açısından zengindirler. Bu kaynaklar, hem Amerika Birleşik Devletleri hem de küresel pazarlar için oldukça stratejiktir.
Trump'ın Oval Ofis'e gelişinden bu yana, Afrika ile ilişkilerindeki temel hedeflerinden biri, kesintiye uğrayan kalkınma yardımları ve insani programların yerini almasını umduğu ekonomik ilişkileri güçlendirmektir. Davet ettiği gibi küçük Afrika ülkeleri ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti gibi iç çatışmalarla boğuşan ancak doğal kaynakları nedeniyle Amerika Birleşik Devletleri için stratejik öneme sahip ülkelerle ortaklıklar kurarak yardım yerine ticareti önceliklendirmeyi hedefliyor. Örneğin Güney Afrika'nın aksine, bu ülkelerin jeopolitik, jeostratejik ve ticari açıdan zayıf olduğunu ve ABD Başkanı Trump ile kolayca anlaşmaya yönelebileceğini düşünebiliriz. Son zamanlarda Amerika Birleşik Devletleri ile Güney Afrika arasındaki diplomatik ve ticari gerilimler artarken, Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa ile ABD Başkanı Trump arasındaki ikili görüşme, Güney Afrika'daki beyaz azınlık meselesi nedeniyle başarısız oldu. Sonuç olarak, Trump, özellikle minerallere dayalı ticari ilişkilere ve fırsatlara odaklanarak ABD'nin diğer Afrika ülkelerine yönelik yaklaşımını yeniden stratejize etmek isteyebilir. Bu yaklaşım, aynı zamanda Trump'ın Afrika kıtasındaki Çin hegemonyasını engelleme ve ABD ile Afrika ülkeleri arasındaki ticari boşluğu doldurma isteğini de ortaya koymaktadır.
Kim Davet Edildi ve Neden
Trump özellikle Liberya, Gine Bissau, Gabon, Moritanya ve Senegal Devlet Başkanlarını, bu ülkelerin neler sunabileceğini öğrenmek ve nihayetinde onlarla ticari anlaşmalar yapmak için davet etti. Ayrıca, bu liderlerle göç ve güvenlik konularını da görüşme fırsatı buldu.
Bu ülkelerin tamamı, suları sıklıkla korsanlık sorunlarıyla karşılaşan Atlantik Okyanusu'na kıyısı olan ülkelerdir. Aynı zamanda Gine Körfezi boyunca yer alırlar ki burası deniz lojistiği ve potansiyel bakımından ABD askeri ilgisi açısından önemli bir bölgedir. Trump için bu zirve, aynı zamanda, Afrika liderlerinden sınır dışı edilme kararı alan ve menşe ülkeleri tarafından geri alınmak istenmeyen göçmenleri kendi topraklarında kabul etmelerini talep etme fırsatıydı.
Seçilen ülkeler, Avrupa ve ABD'ye düzensiz göç ve uyuşturucu transit rotaları üzerinde yer alıyor. Bu nedenle Washington, bu bölgelerde artan güvenlik endişeleri taşıyor. Trump yönetiminin zirve sırasında sınır dışı anlaşmaları ve göç iş birliği önlemleri önerdiği bildirildi. Ayrıca, davet edilen ülkeler arasında özellikle Senegal ve Moritanya, Orta Amerika üzerinden ABD'ye göçün önemli çıkış noktaları olarak biliniyor ve bu da onları Trump'ın göç ve sınır dışı girişimleriyle doğrudan ilgili kılıyor.
En önemlisi, beş Afrika ülkesinin mineral ve yeraltı kaynaklarının büyük öneme sahip olduğunu bilerek, ABD'nin Afrika'ya yönelik yaklaşımını yardım politikasından ticaret politikasına kaydırarak ticari anlaşmalar yapma motivasyonunu gösteriyor. Gerçekten de, Trump'ın bu hamlesi, madencilik anlaşmaları aracılığıyla tedarik zincirlerini güvence altına almayı ve bu bölgelerde bir madencilik gücü olan Çin ile rekabet etmeyi amaçlıyor. Örneğin, Gabon, küresel manganez rezervlerinin yaklaşık %25'ine sahip ve Çin'in manganez tüketiminin yaklaşık %22'sini karşılıyor. ABD perspektifinden bakıldığında, bu mini zirve, özellikle mineral çıkarımı çerçevesinde ticari ilişkileri derinleştirme fırsatı olarak görülürken, kalkınma yardımlarını geri plana itiyor. Ancak, Afrika Birliği yetkililerine göre, ABD'nin kötüye kullanılan gümrük vergilerini (misafir edilen tüm Afrika ülkeleri için %10) ve vize kısıtlamalarını uyguladığı bir dönemde ticari bağları güçlendirmek zor olacaktır.
Ayrıca, Nijerya, Güney Afrika gibi büyük bölgesel güçlerin davet edilmediğini belirtmek önemlidir. Analistlere göre bu durum, Güney Afrika'nın ABD ile artan düşmanlığının ve beyazların dahil olduğu toprakla ilgili anlaşmazlıklar nedeniyle Güney Afrika mallarına uygulanan yaptırımların bir sonucu olabilir. Nijerya'nın BRICS'e bağlılığı da bu durumu etkileyen faktörler arasında yer alıyor.
Trump’ın Mini Zirve yaptığı Afrika ülkelerinin dikkat çeken aynakları
Gabon'daki Maden Kaynakları ve Nadir Mineraller
Moritanya'daki Maden Kaynakları ve Nadir Mineraller
Gine-Bissau'daki Maden Kaynakları ve Nadir Mineraller
Senegal'deki Maden Kaynakları ve Nadir Mineraller
Liberya'daki Maden Kaynakları ve Nadir Mineraller
Trump’un Hedefleri ve Mesajları
Trump, etkinliği geleneksel dış yardımlardan ticari diplomasiye doğru daha geniş bir geçişin parçası olarak çerçeveledi. “ABD, YARDIM’dan ticarete geçiyor” ifadesini daha sürdürülebilir ve karşılıklı fayda sağlayan bir yaklaşım olarak vurguladı. Bu hamle, 2025’in başlarında USAID’in feshedilmesinin dünya çapında, özellikle Afrika’da bulunan birçok yararlanıcıyı etkilemesiyle gündeme geldi. USAID’in askıya alınması, yalnızca insani yardımları değil, aynı zamanda birçok Afrika ülkesindeki kalkınma finansmanını da ciddi şekilde etkiledi. Bu durum, Afrika kıtasına yönelik özel sektör odaklı bir angajman modeline ideolojik bir dönüşü işaret ediyor.
Zirve sırasında Trump, davet edilen liderlere, artan ticari engeller karşısında kilit bir teşvik olarak ülkelerinin yeni ABD karşılıklı tarifelerinden muaf tutulacağına dair güvence verdi. Ayrıca, ABD’nin son zamanlarda DR Kongo-Ruanda barış anlaşmasındaki arabuluculuğunu örnek göstererek, doğal kaynaklara erişim için bir kaldıraç olarak barış diplomasisini kamuoyu önünde kullandı. Burada, barışın, Afrika ülkeleri gibi mineral açısından zengin bölgelere erişimi sağlayabilecek bir araç olarak görüldüğü belirtilmelidir.
Afrika Liderlerinin Tepkileri
Tüm liderler, Trump'un gösterdiği küçümseyici tavrına rağmen, onu öven ve yatırım çağrısında bulunan olumlu açıklamalar yaptılar. Afrika liderleri, büyük ölçüde doğrudan eleştiriden kaçındı ve Trump yönetiminden yatırım ve olumlu muamele elde etme umuduyla uyumlu bir tutum sergilediler. Başkan Trump ile etkileşimde bulunan Afrika liderleri, kendi ülkeleri hakkındaki görüşlerini dile getirdleri. Liberya Devlet Başkanı Boakai, Trump'a teşekkür etti ve ABD yatırımlarını savundu; Trump ise Boakai'yi güzel İngilizce konuştuğu için övdü ve bu, İngilizcenin Liberya'nın resmi dili olması ve ülkenin 1847'de Amerikan Kolonizasyon Topluluğu'ndan bağımsızlığını kazanması nedeniyle bilgisizlik gibi göründüğü için eleştirilere yol açtı. Gabon Devlet Başkanı Nguema, Gabon'u kaynak açısından zengin bir ülke olarak tanımladı ve kilit sektörlerin sanayileşmesi yoluyla enerji ve yerel işleme alanlarında yatırım aradıklarını belirtti. Senegal Devlet Başkanı Faye, turizmi teşvik etti ve hatta Trump'ı New York'a yakınlığına dikkat çekerek Senegal'de bir golf sahası inşa etmeye davet etti. Moritanya Devlet Başkanı Ghazouani, demir cevheri ve balıkçılık dahil olmak üzere ülkesinin birçok kaynağından bahsederken, Gine-Bissau Devlet Başkanı Embaló, Başkan'a gelip ülkesine yatırım yapması çağrısında bulundu. Bu çerçevede, davet edilen başkanlar, Afrika'dan ABD'ye belirli mallar için gümrüksüz erişim sağlayan Afrika Büyüme ve Fırsat Yasası'nın (AGOA) bu yıl yenilenmesini gündeme getirdi.
Bu Mini Zirve'den Ne Beklenmeli?
1-Beş ülkenin ihracatçıları için gümrük vergisi indirimi garantisi.
2-ABD Uluslararası Kalkınma Finansman Kurumu (DFC) tarafından Gabon'daki Banio Potas Projesi'ne finansman sağlanması, bu da mineral işleme alanında önemli bir yatırım anlamına geliyor.
3-Beş ülke ile olası sınır dışı anlaşmaları. Eswatini ve Güney Sudan gibi diğer ülkeler, ABD'den sınır dışı edilecek kişileri kabul etmeyi zaten kabul etti.
4-Eylül ayında BM Genel Kurulu sırasında düzenlenmesi planlanan daha geniş kapsamlı bir Afrika-ABD zirvesi, tarım, altyapı, yenilenebilir enerji ve dijital bağlantı konularında genişletilmiş bir diyaloğu öngörüyor.
Ancak, ABD medyası ve analistleri bu mini zirveyi derin ortaklıklar için bir platformdan ziyade daha çok sembolik ve halkla ilişkiler odaklı olarak nitelendirdi. Trump'ın önceliğinin, bir zamanlar AGOA ve USAID temelinde olan kapsamlı bir angajman yerine işlemsel diplomasinin ilkelerini belirlemek olduğu açıkça görülüyor.
Sonuç
Trump'ın bu beş Afrika başkanını davet etmesi, son derece özenle seçilmiş bir diplomatik etkileşimi temsil ediyordu: seçici, işlemsel ve fırsatçı. Toplantı, mineral açısından zengin küçük ekonomilere öncelik verdi, göç iş birliğini öne çıkardı ve Nijerya, Etiyopya veya Güney Afrika gibi daha büyük ve bağımsız Afrika güçleriyle etkileşimden kaçınırken yardımdan ticarete geçişi vurguladı. Bu ani Mini Zirve, geleneksel bölgesel yaklaşım veya kalkınma diplomasisinden ziyade küçük ülkelerle yüzyüze görüşmeler yaparak bunu stratejik bir kaldıraça dönüştürmek isteyen bir diplomasi anlayışını gözler önüne serdi. Bu fırsatçı tarz, kültürel duyarsızlık, özellikle Liberya Devlet Başkanı Boakai'ye yönelik söylemlerdeki saygısız görüntülerle birleşti. Bu diplomasi tarzının kalıcı ortaklıklar kurmaya elverişli olup olmadığı gelecekte görülecek.
Kaynaklar:
https://www.reuters.com/world/trump-holds-africa-summit-with-leaders-senegal-gabon-2025-07-09/
https://apnews.com/article/trump-west-africa-leaders-aid-cuts-e4b3a3f568151656eb177f0b7de6ae08
Diğer İçerikler