Ortadoğu’da jeopolitik dengeleri yeniden şekillendirme potansiyeli taşıyan önemli bir diplomatik zirve Suudi Arabistan’da gerçekleşti. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın ev sahipliğinde düzenlenen toplantıya, ABD başkanı Trump ve Suriye Devlet Başkanı Şara yüz yüze katılırken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan görüşmeye çevrim içi yöntemle dahil oldu.
Zirvede en dikkat çeken gelişme, Trump’ın Suriye’ye yönelik yaptırımların kaldırılacağını açıklaması oldu. Türkiye’nin uzun süredir bölgesel güvenlik ve siyasi çözüm için sürdürdüğü diplomatik girişimlerin bu süreçte etkili olduğu belirtiliyor. Erdoğan, toplantıda Türkiye'nin Suriye’nin yeniden inşası, insani yardım ve kalıcı barış çabalarındaki rolünü vurguladı.
Uzmanlar, görüşmede Türkiye'nin ara bulucu konumunun güçlendiğini ve sadece Suriye değil, İran ve Körfez ülkeleriyle ilişkilerde de yeni bir sayfa açıldığını değerlendiriyor. PKK’nın silah bırakma süreci, SDG ile yeni Şara yönetimi arasında yürütülen temaslar ve bölgedeki yeniden yapılanma adımları da görüşmede ele alındı.
Zirvede ayrıca, Avrupa ülkelerinin de ABD'yi takip ederek Suriye’ye uyguladığı yaptırımları gözden geçirebileceği ifade edildi. Türkiye’nin hem bölge ülkeleriyle hem de Batılı aktörlerle yürüttüğü çok taraflı diplomasi, bu sürecin çok aktörlü ve sürdürülebilir bir zeminde ilerlemesini sağlıyor.
Türkiye'nin Sudan ile imzaladığı enerji ve ticaret anlaşmaları da dikkat çekti. Bu gelişmeler, Türkiye’nin Ortadoğu’da sadece siyasi değil, ekonomik bir aktör olarak da öne çıktığını gösteriyor. Enerji projelerinin, bölgedeki kaynakların küresel sisteme istikrarlı şekilde entegre edilmesini sağlayacağı vurgulanıyor.
Suriye’de yaşanan uzun süreli ekonomik çöküş ve yaptırımların etkisi, bölge liderlerinin dikkatini çekerken, Türkiye’nin bu süreçte izlediği “egemen eşitlik” ilkesine dayalı diplomasi anlayışı, bölge ülkelerinden olumlu karşılık buluyor.
Uzmanlar, Türkiye’nin bu süreçteki aktif ve yapıcı rolünün hem ABD hem de bölgedeki diğer aktörler tarafından artık açıkça kabul edildiğini belirtiyor. İstanbul’da yeni bir toplantının yapılabileceği yönündeki beklentiler de Ankara’nın sürecin merkezinde olduğunu gösteriyor.