İsrail’in Kanal 12 televizyonunun haberine göre, Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Başbakan Binyamin Netanyahu ve bazı bakanların desteklediği, Gazze’deki sivillerin Refah bölgesinde kurulacak bir “toplama kampına” tahliyesini öngören plana sert şekilde karşı çıktı. Zamir, bu planın "savaşın hedefleriyle örtüşmediğini" söyledi.
İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, geçen hafta yaptığı açıklamada, orduya Gazze'nin güneyindeki Refah şehrinde "insani yardım kenti" kurulması talimatını verdiğini duyurmuştu. İlk etapta 600 bin Filistinlinin buraya sürülmesi amaçlanıyor. Filistinlilerin buradan ayrılmasına izin verilmeyecek ve bölge IDF’yle uluslararası kuruluşlar tarafından yönetilecek.
Hükümet kaynakları, bu kampın iki ana işlevi olacağını öne sürüyor: sivilleri çatışma bölgelerinden uzaklaştırmak ve onları gözetim altında “merkezileştirmek”, ayrıca ileride olası bir esir takası ya da Hamas’a desteği zayıflatmak için stratejik bir koz olarak kullanmak.
Ancak bu yaklaşım, İsrail askeri liderliği içinde ciddi rahatsızlık yaratmış durumda. İsrail ordusu, güvenlik kabinesine yaptığı bilgilendirmede, Gazze’de on binlerce Filistinliyi barındırmak üzere inşa edilmesi planlanan “insani yardım kenti” projesinin tamamlanmasının bir yılı bulabileceğini ve maliyetinin 15 milyar şekele (yaklaşık 4 milyar dolar) ulaşabileceğini açıkladı. Bu tahmin, daha önce öngörülen altı aylık sürenin çok ötesine geçiyor.
Son güvenlik toplantısında konuşan Genelkurmay Başkanı Zamir, plana dair şu ifadeleri kullandı: “Bu işlemeyecek bir plan. Delik deşik, peynirden beter. Sayısız sorun içeriyor.”
Zamir ayrıca, söz konusu kamp planının hem uygulanabilirlik hem de ahlaki sorumluluklar açısından ciddi açıklar barındırdığını ve askeri hedeflerle tutarlı bir çerçeve sunmadığını vurguladı.
Ynet News’in kaynaklara dayandırdığı habere göre ordunun bu değerlendirmesi Başbakan Binyamin Netanyahu’yu öfkelendirdi. Netanyahu, komutanlardan “daha gerçekçi” bir plan talep etti ve üst düzey yetkililere, bu tesisin nasıl daha kısa sürede ve daha düşük maliyetle inşa edilebileceğini açıklamalarını emretti.
Bu gelişme, İsrail’in siyasi ve askeri yönetimi arasındaki görüş ayrılığını derinleştirirken, kamuoyunda da insan hakları ihlali ve sivil nüfusu kitlesel gözetim altına alma tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
Diğer İçerikler
