Son dönemde artan saldırılar ve insani krizlere karşı tepkiler çerçevesinde, Türkiye’nin farklı şehirlerinde sivil toplum kuruluşlarının ve vatandaşların öncülüğünde Filistin’e destek yürüyüşleri gerçekleştirildi.
Örneğin, 2025 yılının üçüncü çeyreğinde düzenlenen yürüyüşlerden birinde katılımcılar ellerinde Türk ve Filistin bayraklarıyla toplandı; “Gazze yalnız değildir”, “Zulme sessiz kalma”, “Çocuklar ölürken susulmaz” gibi sloganlarla İsrail saldırılarını protesto etti.
Başka bir örnekte ise yaklaşık on bin kişi, tarihi bir camiden Ayasofya’ya kadar yürüyerek Gazze’deki dramatik duruma dikkat çekti.
Yürüyüşün organizasyonunu üstlenen sivil toplum aktörleri, katılımcıların sadece Türkiye’den değil farklı inanç ve yaş gruplarından olduğunu, bu dayanışmanın “insani ve ahlaki” bir refleks olduğunu vurguladı. Birçok katılımcı, basın açıklamalarında “Filistin halkının yanında olduklarını”, “uluslararası kamuoyunu harekete geçmeye” çağırdıklarını dile getirdi.
Uluslararası arenada da benzer yürüyüşlerin görüldüğü son günlerde: Avrupa’nın başta gelen kentlerinde on binlerce kişi bir araya gelerek İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etti. Bu küresel dalga, Türkiye’deki eylemlerle paralel protestolar hem iç kamuoyunda hem de dünya gündeminde yankı uyandırıyor.
Sonuç olarak, Türkiye’de düzenlenen bu yürüyüşler sembolik olmanın ötesinde hem Filistin’e destek veren geniş bir halk kesiminin varlığını görünür kılıyor hem de küresel düzeyde artan duyarlılığın öncüsü haline geliyor.
