Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde işgal altındaki Filistin topraklarında yaşanan gelişmeleri ele almak üzere düzenlenen istişare toplantısının ardından İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Birliği ve Afrika Birliği ortak bir bildiri yayımladı. Toplantıya üç kuruluşun genel sekreterlikleri ve komisyonlarından üst düzey heyetler katıldı. Görüşmelerin, Filistin meselesinin bölgesel ve uluslararası boyutlarına ilişkin siyasi eşgüdümün güçlendiğini ortaya koyduğu ifade edildi.
Şarm eş-Şeyh’te imzalanan barış planına vurgu
Ortak bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde, Mısır ve ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların oluşturulmasını hedeflediği belirtildi. Söz konusu planın, BM Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve iki devletli çözüm yolunu geri dönülmez biçimde açmayı amaçladığı kaydedildi.
Zorla yerinden etme ve tek taraflı adımlara kesin ret
Üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen tüm girişim ve planları kesin bir dille reddettiklerini açıkladı. Bu tür adımların savaş suçu teşkil ettiği, uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu ve bölgesel ile küresel barış ve güvenliği doğrudan tehdit ettiği vurgulandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nı tek taraflı açmaya yönelik açıklamaları da kınanarak, Gazze’yi yaşanamaz hale getirmeyi amaçlayan politikaların ağır sonuçlar doğuracağı uyarısı yapıldı.
Gazze kuşatması ve insani yardım çağrısı
Bildiride, İsrail’in Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası sert ifadelerle kınandı. Refah Sınır Kapısı başta olmak üzere tüm kara ve deniz geçişlerinin kalıcı ve güvenli biçimde açılması, insani yardımların hiçbir kısıtlamaya tabi olmaksızın Filistin halkına ulaştırılması çağrısında bulunuldu.
Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki uygulamalar
Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde egemenlik dayatmaları, şehirler ve mülteci kamplarına yönelik baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların ciddi tehlikeler barındırdığına dikkat çekildi. Tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi.
Filistinli mahkûmlara yönelik ihlaller
Ortak açıklamada, İsrail hapishanelerinde tutulan Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele gibi ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların korunması ve serbest bırakılması için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.
Uluslararası yargı mekanizmalarına çağrı
İİT, Arap Birliği ve Afrika Birliği, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu kapsamda, Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Uluslararası Adalet Divanı başta olmak üzere tüm yargı mekanizmalarının devreye sokulmasının önemi vurgulandı.
İki devletli çözüm vurgusu
Açıklamanın sonunda, Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin’i tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Adil ve kalıcı barışın, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.
Diğer İçerikler