7 Ekim’de Hamas’a bağlı Kassam Tugayları tarafından abluka duvarları aşılarak düzenlenen saldırılara İsrail ordusu ve istihbaratı hazırlıksız yakalanarak ağır kayıplar verdi, itibarı yerle bir oldu. Başta ABD olmak üzere Avrupa’nın büyük devletlerinin liderleri şoka uğramış İsrail hükümetine destek ve dayanışma göstermek üzere Tel Aviv’e koşuşturdular. Uçak gemileri, uçakları, bombaları, sağladıkları istihbarat ve operasyon destekleri ile sınırsız bir dayanışma sergilediler.
Gururu beş para olan ve hezimete uğrayan Netanyahu yönetimindeki İsrail, Filistin halkına eşi görülmemiş bir soykırım uyguladı. Gazze’de hastaneleri, okulları, ibadethaneleri, evleri bombalayarak; çadırları içindekilerle birlikte yakarak, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 67 bini aşkın Filistinliyi dünyanın gözü önünde katlederek intikam almaya yöneldi.
İnsan haklarını ve uluslararası hukuku hiçe sayan vahşeti görüntülemeye çalışan yüzlerce gazeteciyi öldürdü. İşlenen vahşet karşısında ABD ve Avrupa’nın büyük devletlerinin kılı kıpırdamadı.
Nihayet, Gazze halkını topladığı kamplarda açlıkla ölüme mahkûm etmesi, yemek dağıtım yerlerinde bir kap yemek almak için sıraya giren binlerce Filistinliyi öldürmesi, zaten vicdanı harekete geçmiş bulunan dünya halkların yüz binlercesinin sokaklara dökülmesine yol açtı. Küresel protestolar karşısında; ABD ve Almanya dışındaki büyük Batılı devletler pozisyon değiştirmek zorunda kaldılar ve iki devletli çözümü yüksek sesle dillendirmeye başladılar.
Hamas, verdiği destansı mücadele ile gündemden kaybolmuş olan Filistin meselesini dünyanın birinci öncelikli meselesi haline getirdi; BM Genel Kurulu’nda Filistin Devleti’ni tanıyan ülke sayısının 157’ye ulaşmasını sağladı; Siyonistlerin maskesini indirerek kanlı yüzünü dünyaya sergiledi ve birçok ülke halkına bir avuç Siyonistin kendi devletleri üzerindeki kontrolünü fark ettirdi. ABD gençliği dahil pek çok kalbe Filistin—hatta Hamas—sempatisi kazandırdı. Verdikleri mücadele İslam ümmetinin birliğine duyulan ihtiyacı gözler önüne serdi ve yeni paktların ortaya çıkmasına yön verdi. İsrail’i dünyadan izole olmuş haydut bir devlet konumuna indirdi.
İsrail, Hamas ile savaşında askeri olarak ta büyük kayıplar verdi. Bin 152 Siyonist askerin öldüğü, 18 bin 500’den fazlasının yaralandığı resmi olarak açıklansa da bunlar gerçek kayıpları gizleyemeye yetmiyor. Hamas'ın Temmuz 2024’te yaptığı açıklamaya göre, o zamana kadar bin 108 tank, 55 zırhlı personel taşıyıcı (ZPT), 74 buldozer, üç ekskavatör ve 14 askeri araç tamamen ya da kısmen Kassam mücahitleri tarafından imha edildi ki, bu bir tümeninde 315 tank bulunan İsrail ordusunun üç zırhlı tümeninin tüm tanklarının yok edilmesine eşdeğer bir zayiat. Bu araçların çoğunun içindeki personelle birlikte imha edildiği dikkate alındığında verdikleri ölü sayısının açıklananın çok çok üstünde olduğu ortadadır. Yine resmi açıklamalara göre on binlerce İsrail askeri psikolojik tedavi görüyor, yedekler artık askere gitmek istemiyor. Gazze halkı katliama uğrama pahasına davasından vazgeçmez, topraklarını terk etmezken İsrail ordusu ve halkı hızla çöküyor.
Gazze işgali sebebiyle İsrail, ekonomisi çökmüş, sermayenin kaçıştığı, vatandaşlarının ülkeyi terk etmeye çalıştığı bir devlet haline dönüştü. Bir avuç kadar Gazze’yi ele geçirmeyi, halkını sürmeyi, Hamas tünellerine girmeyi, rehinelerini geri getirmeyi başaramayan İsrail’in artık Büyük İsrail hayalleri serapa dönmüştür. Arz-ı Mevud yoksa İsrail de olmayacaktır.
Savaş, İsrail halkının bir daha bir araya gelemeyecek şekilde bölündüğünü de gösterdi. Netanyahu hükümeti ile ordu ve istihbarat arasında derin güven uçurumları oluştu. Ateşkesin sağlanması halinde, İsrail içinde ultradoks Yahudiler ile Laik kesim arasında bir iç savaşın yaşanamsı kaçınılmaz gözüküyor.
İsrail devletinin soykırımı ve ona verilen destek, diğer ülke yönetimlerindeki ve pek çok uluslararası kuruluştaki Siyonist kontrolün herkes tarafından fark edilmesine yol açtı. Batılı hükümetler İsrail’den aktif desteklerini çekmek hatta eleştirmek zorunda kaldılar. İsrail’in her türlü saldırganlığının sarsılmaz destekçisi ABD’de de Siyonistler hızla halk tabanını kaybediyor. Amerikan genç kuşağın yüzde 60’ı İsrail’i lanetliyor, açıkça Filistin’i destekliyor. Diaspora Yahudileri dışlanmış olmanın paniğini yaşıyorlar.
Gelinen noktada, ABD başkanı Donald Trump’ın barış planına Müslüman ülkelerin de destek vermesiyle bir ateşkesin sağlanması ve Filistin Devleti’ne giden yolun açılması bekleniyor.
Hamas verdiği şanlı mücadele ile Filistin ve Kudüs davasında üstlendiği vazifeyi yerine getirmiş, iki devletli çözümü dünyanın en önemli meselesi haline getirmeyi başarmıştır. Bununla da kalmamış uluslararası düzenin ve kurumlarının ahlaki çöküşünü, işlevsizliğini bütün dünya halklarına göstermiştir.
Bundan sonra Siyonizmin hakimiyetinin çöktüğü, İsrail’in döktüğü kanların hesabını verdiği, adil yeni bir dünya düzeni arayışlarının hızlandığı yeni bir döneme girilmektedir.
Diğer İçerikler
Trump Hamas’ın da İyi Niyetli Olduğunu ve Gazze’de Ateşkesin Çok Yakın Olduğunu Söyle..
İsrail'den Sosyal Medyada Dev Propaganda Hamlesi: Yapay Zeka ve Influencer'lara 145 M..
İran Enerji Bakanı Ülkenin Güneyinde 10 Trilyon Fitküp Gaz Rezervi Bulunduğunu Açıkla..
CENTCOM Komutanı ile Birlikte Mazlum Abdi'yle Görüşen Tom Barrack, Bütün Suriyelileri..
Devrim Sonrası Suriye’de Yapılan İlk Parlamento Seçimlerinde 140 Üyeli Halk Meclisini..