7 Ekim’in 2. Yıldönümünde Hamas’tan Açıklama: Aksa Tufanı İsrail’e Tarihi Bir Cevaptı

İslami Direniş Hareketi Hamas’ın üst düzey isimlerinden Fevzi Berhum, Aksa Tufanı operasyonunun ikinci yıldönümünde yaptığı açıklamada, hareketin mevcut aşamadaki önceliğinin “Gazze Şeridi’ne yönelik Siyonist saldırganlığın ve soykırım savaşının derhal durdurulması” olduğunu vurguladı. Hamas’ın, Filistin halkının vazgeçilmez ulusal haklarına ve bağımsızlık özlemlerine olan bağlılığını yineledi.

Gazze Direnişine Övgü ve Halkın Kararlılığı

Berhum, konuşmasında Gazze, Batı Şeria, Kudüs, işgal altındaki iç bölgeler ve mülteci kamplarındaki Filistin halkını selamladı; iki yıl süren bombardıman, yıkım, kuşatma ve açlığa rağmen gösterdikleri kararlılığa övgüde bulundu.
Ön saflarda yer alan Filistin direnişçilerini, mahkumları, yaralıları ve yerinden edilmiş kişileri “kahramanlığın simgesi” olarak tanımlayan Berhum, onların fedakârlıklarının “halkımız ve ulusumuz için bir zafer tarihi yazdığını” belirtti.

“İsrail Saldırılarında Ölenlerin Yüzde 95’i Sivil”

Hamas sözcüsü, iki yıldır süren “imha savaşı, sistematik açlık ve kitlesel yıkımdan” İsrail’i sorumlu tutarak, bu savaşın tüm insani ve hukuki normları aştığını ve Gazze’de yaşanan yıkımın modern tarihte eşi benzeri olmadığını vurguladı.
Berhum’a göre, İsrail saldırılarında 67.000’den fazla Filistinli hayatını kaybetti, yaklaşık 170.000 kişi yaralandı, 15.000’den fazlası ise hâlâ enkaz altında. Kurbanların büyük çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşuyor.
Saldırılarda ölenlerin yaklaşık yüzde 95’inin silahsız siviller olduğunu belirten Berhum, bu durumu “işgalin ve ona siyasi-askeri kılıf sağlayanların alnında kara bir leke” olarak nitelendirdi.

Filistinli Mahkumlar ve Uluslararası Sorumluluk Çağrısı

Berhum, İsrail hapishanelerinde 80’den fazla Filistinli mahkumun işkence, kasıtlı tıbbi ihmal, gıda ve ilaç yoksunluğu nedeniyle hayatını kaybettiğini belirtti.
Bu suçların, Filistinlilerin iradesini kırmayı amaçlayan sistematik bir soykırımın yeni aşaması olduğunu ifade eden Hamas yetkilisi, uluslararası insan hakları kurumlarını İsrail yöneticilerini Uluslararası Ceza Mahkemesi önünde sorumlu tutmaya çağırdı.

“Aksa Tufanı Tarihi Bir Yanıttı”

Berhum, Aksa Tufanı Filistin davasını tasfiye etme girişimlerine verilen “tarihi bir yanıt” olarak tanımladı.
Bu savaşın sadece askeri bir çatışma değil, aynı zamanda İsrail’in sömürgeci doğasını açığa çıkaran ve dünyaya yönelik iddialarının sahteliğini ortaya koyan bir dönüm noktası olduğunu vurguladı.
Filistin iç cephesindeki birlik ve uyumun, saldırganlık karşısında direnişin devamı için en büyük dayanak olduğunu belirtti.

Topyekûn Savaş ve Bölgesel Uyarı

Berhum’a göre İsrail’in yürüttüğü savaş yalnızca Hamas’a veya direniş gruplarına değil, “tüm Filistin varlığına karşı kapsamlı bir savaş.”
İsrail’in Arap ve İslam ülkelerinin topraklarına yönelik yayılmacı niyetlerine dikkat çeken Berhum, bu duruma karşı yalnızca kınama açıklamaları değil, pratik ve caydırıcı adımlar atacak sağlam bir Arap ve İslami duruş gerektiğini belirtti.

Ateşkes Talepleri ve Kahire Müzakereleri

Berhum, Hamas’ın son iki yılda yapılan tüm ateşkes önerilerini “sorumlu bir yaklaşımla” ele aldığını vurguladı.
Kahire müzakerelerine katılan Hamas heyetinin, “Filistin halkının isteklerini karşılayan adil bir anlaşmaya ulaşmak için tüm engelleri aşmaya” çalıştığını belirtti.
Hamas’ın temel talepleri şunlar olarak sıralandı:

• Kapsamlı ve kalıcı ateşkes,
• İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nden çekilmesi,
• Yardımların kısıtlama olmaksızın bölgeye ulaşması,
• Yerinden edilenlerin geri dönüşünün sağlanması,
• Filistinli teknokratlardan oluşan bir yapının gözetiminde yeniden inşa sürecinin başlatılması,
• Adil bir esir takası anlaşması.

Berhum, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu geçmişte olduğu gibi müzakereleri sabote etmekle suçladı ve bu politikanın bölgede daha fazla kaos ve istikrarsızlık yaratacağı uyarısında bulundu.

Arap ve İslam Ülkelerine Çağrı

Berhum, Filistin davasını destekleyen Arap ve İslam ülkelerinin tutumlarını övdü; özellikle Katar, Mısır ve Türkiye’nin arabuluculuk çabalarını, ayrıca Yemen, Lübnan ve İran’ın destekleyici tutumlarını takdir etti.
Arap ülkelerini İsrail varlığına karşı kapsamlı boykota çağıran Berhum, “kurtuluşun ancak siyasi duruşun halk ve saha eylemleriyle bütünleştirilmesiyle mümkün olacağını” vurguladı.