İlyas SÜPÜRGECİ
Tüm Yazılarıİsrail'deki Yahudi toplumun hafızasının derinliğinde var olan “GÜVENLİK PARAYONASININ KAŞINMASI” ve İsrail'de yıllardır devam eden HÜKÜMET KRİZİ / SİYASİ KRİZ ile birlikte DEMOGRAFİK YAPIDAKİ DEĞİŞİM (Seküler kesimde doğurganlık azalırken, ırkçı ve ultra ortodoks kesimdeki doğurganlık neredeyse iki katı) ile birleşince; seçimden IRKÇI VE FANATİK DİNCİLERİN HAKİM OLDUĞU BİR KOALİSYON İKTİDARI TABLOSU ortaya çıkmıştır.
Bu tablonun önümüzdeki dönemde muhtemel aşağıdaki önemli sonuçları olacaktır:
1. Filistin coğrafyasındaki ve bölgedeki mevcut gerilimi daha da arttırabilir: Siyonist devletin Filistin halkına yönelik devlet terörünü andıran politikaları şiddetini arttırabilir, Filistin halkı daha çok terörize edilebilir, Filistin Halkının direniş azim ve iradesini ortadan kaldırmak için "ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA RAZI OLMA" yöntemi sürdürülebilir, daha çok Filistin toprağı gasp edilerek Yahudi işgalcilere verilebilir, Kudüs ve çevresindeki Filistinliler bölgeden uzaklaştırılarak Kudüs bölgesinin tamamen Yahudileştirilmesi sürecine hız verilebilir. Filistin Halkı içindeki kardeş kavgasını körükleyici ve Filistin siyasi liderlik yapısını dizayn edici çabalarını arttırabilir.
2. Yahudi toplumundaki var olan SEKÜLER- SEKÜLER OLMAYAN kutuplaşması iki kesim arasındaki güvensizlik ve gerilimi arttırabilir: Bu iki kutup veya kamp arasındaki mücadele nedeniyle Siyonist devletin kuruluşundan itibaren günümüze kadar geçen sürede kurulan hükümetlerin tamamı çok partili koalisyon hükümetleri şeklinde ve genellikle kısa ömürlü olmuştur.
Yani ülkede hep siyasi kriz var olmuştur. İki kampın amansız mücadelesini çok iyi istismar edebilen ve baskın siyasi figür olan Netanyahu son genel seçimde liderliğini yaptığı seküler olmayan ırkçı ve fanatik dinci kampın zafer kazanmasını sağlamış ve şahsi çıkarlarını da önceleyerek kader birliği yapmıştır. İki kamp arasındaki mücadele esasen ideolojik temelleri olan bir mücadele olduğundan aslında bir DEVLETİ ELE GEÇİRME MÜCADELESİDİR.
Kamplar ülkenin gelecek perspektifi bağlamında çok farklı bir vizyona sahiptir. Özellikle DEVLETİN TEMEL NİTELİKLERİ, HUKUK, ASKERLİK, YÖNETİM TARZI, "Filistin Meselesi"nin nasıl çözüleceği ve Yahudi Diasporası ile ilişkilerin niteliği gibi hayati konularda kamplar arasında derin farklılıklar söz konusudur. Netanyahu’nun liderlik ettiği kamp son seçim sonuçlarını bir ZAFER olarak nitelendirmektedir. Fanatik dinci ve aşırı ırkçı kesim ilk defa bu kadar önemli bir siyasi güç elde etmiştir. Bu “zafer ve güç tablosundan” hareketle, kurulacak hükümet döneminde kendi zihinlerindeki bir devleti şekillendirmek için çalışacaklarını varsaymak gerekir.
3. Seçim sonuçlarının Siyonist devletin dış ve güvenlik politikası üzerinde de etkileri olacaktır:
a. Devletin yumuşak güç unsurları ve imajı üzerinde genel olarak olumsuz etkilerinin olması muhtemeldir. Netanyahu'nun mimarı olduğu, "İbrahim Anlaşmaları" bağlamında Körfez ülkeleri ile ilişkilerini normalleştirme çabalarını Netanyahu'nun yeni dönemde sürdürmesi kolay olmayabilir.
b. Başkan Biden yönetimindeki ABD ile olan ilişkilerinde Kudüs ve İran konusu başta olmak üzere mevcut zorlanmaların artabileceği öngörülmektedir.
c. Putin yönetimi ile geçmişteki karşılıklı anlayış ve iyi ilişkileri Ukrayna'daki savaşın gölgesinde sürdürebilmesi ABD liderliğindeki BATI ile Rusya arasındaki gerilimin ve mücadelenin tırmandığı bir dönemde daha zor olacaktır. Seçim sonuçlarının gölgesi dolaylı yoldan (Rusya-İran ve Rusya-Arap ilişkileri) bu ilişki üzerine de düşebilecektir.
ç. Türkiye ile ilişkilerin tekrar bozulmaması için Netanyahu'nun olabildiğince dikkatli davranacağı varsayılmakla birlikte; fanatik ve aşırı ırkçı iktidar ortaklarının yaratabileceği patlamaya müsait ortamın varlığının farkında olunmalıdır.
d. Küresel Yahudi gücünün çıkarları ve gelecek perspektifi ile Siyonist devletin çıkarları arasındaki açıklık seçim sonuçlarıyla büyüyecektir.
Sonuç olarak; Filistin coğrafyasındaki Yahudi toplumun yapılan genel seçimlerdeki kararı; Filistin coğrafyasında ve bölgemizde MEŞRUİYETİN, ADALETİN, BARIŞ VE GÜVENLİĞİN hâkim olacağı bir aydınlık dönemin başlangıcından ziyade, DAHA KARANLIK BIR DÖNEMİN BAŞLANGICI olma olasılığını zihinlerde uyandırmaktadır.
Bölgedeki ve genel olarak dünyadaki siyasi, ekonomik ve güvenlik krizlerinin tırmandığı, nükleer silahların dahi kullanılma olasılığının güçlendiği kuzeyimizdeki Rusya-Ukrayna savaşı (aslında BATI ile Rusya'nın savaşı niteliğine bürünmüştür) devam ederken; Filistin coğrafyasında ortaya çıkan bu siyasi tablo kaygıları arttıran bir etki yaratmaktadır.
Güncel Yazıları
NATO ve Türkiye, Cumhuriyet İdaresinde İktidarın ve Vatandaşların Sorumluluğu
01 Şubat 2024
Terör Küresel Hegemon Gücün Himayesinde ve Hizmetindedir
13 Ocak 2024
Türk Öğün, Çalış, Güven!
02 Ocak 2024
Muhalefet Sorununun Belirleyici Faktörleri
27 Aralık 2023
Siyonist İşgal ve Etnik Temizlik Yoluyla Filistin’i Yahudileştirmek ve Ötesi
19 Aralık 2023
Kirli Oyunlara Karşı Üstün Akıl Olmak
08 Aralık 2023
Filistin Coğrafyasında Yaşanılanlar ve Türkiye'nin Gelecek Yüzyılını İnşa Ederken Ger..
01 Aralık 2023
Hukuk Darbesi (Reformu) Meşruiyet Algısına ve Siyonizm’e Vurulan Bir Darbe midir?..
25 Temmuz 2023
Rusya-Ukrayna Mücadelesi Üzerinden Ağırlık Merkezi ve Dengenin Savaştaki Önemi
10 Mayıs 2023
Rusya'nın Ukrayna Topraklarında Sürdürdüğü Savaşta Yaşanmakta Olan Kritik Gelişmeler..
02 Mayıs 2023
“Küresel Kontrollü Kaos” Kontrolden Çıkıyor mu?
08 Mart 2023
İsrail’de Bir Devlet Krizi ve Bölünmüş Yahudi Toplumunun Çatışma Sürecine Girmesi..
03 Mart 2023
Küresel Kontrollü Kaos Ortamı ve Ülkelerin Dayanıklılığının Önemi
24 Şubat 2023
Milli Güvenlik İçin Farklı Bir Yaklaşımın Yol Haritası
22 Şubat 2023
Milli Güvenliğe Yönelik Tehditler, Tehditlere Karşı Koyma Süreçleri, Risk Yönetimi ve..
16 Şubat 2023