Gazeteci Gaffar Yakınca, söz konusu belgelerin kamuoyunda daha önce bilinmediğini, dünyada da ancak bu alanda araştırma yapanların haberdar olduğu sınırlı bir arşive ait olduğunu belirtti.
Yakınca’nın aktardıklarına göre belgelerin merkezinde, New York’ta kurulu Harrar Konseyi adlı Siyonist bir kuruluş bulunuyor. Bu kuruluşun amacı, Etiyopya’nın Harrar bölgesinde Avrupa’dan gelecek Yahudiler için yerleşim alanı oluşturmak. ABD hükümetinin de bu projeyi desteklediği iddia edildi.
Harrar’ın Somaliland’la bağlantısı
Yakınca, gizli ABD belgelerinde yalnızca Harrar Konseyi ile yapılan yazışmaların değil, aynı zamanda ABD’li diplomatların konuya ilişkin yürüttükleri çalışmaların ve Etiyopya Kralı Haile Selassie’ye gönderilen talep mektubunun da yer aldığını ifade etti. Harrar olarak anılan bölgenin, bugün İsrail’in tanıdığı ayrılıkçı Somaliland’la örtüştüğünü vurgulayan Yakınca, İsrail’in henüz kurulmadan önce bu bölgenin Siyonist çevreler tarafından talep edildiğini ileri sürdü.
Aynı anda iki “İsrail” planı
Yakınca’nın aktardığına göre İkinci Dünya Savaşı sonrasında Yahudiler için Filistin dışında alternatif yerleşim bölgeleri de gündeme gelmişti. Harrar bölgesi, denize kıyısı ve verimli toprakları nedeniyle bu alternatifler arasında gösterildi. Ancak Harrar’ın Filistin’in yerine düşünülen bir proje değil, onunla birlikte ele alınan ikinci bir yerleşim planı olduğu iddia edildi.
Yakınca, Siyonist lobinin İngiltere ve ABD nezdinde girişimlerde bulunduğunu, ancak Etiyopya Kralı Haile Selassie’nin Yahudilere toprak satmayı kabul etmemesi nedeniyle bu planın hayata geçmediğini belirtti. ABD gizli belgelerinde bu talep mektubunun kopyasının da yer aldığına dikkat çekti.
“82 yıllık hesap yeniden açılıyor” iddiası
Yakınca, bugün Somaliland’ın gündeme gelmesini Siyonist yayılmacılığın 80 yılı aşkın bir süre önce yarım kalan bir planının yeniden canlandırılması olarak yorumladı. Bazı iddialarda bölgeye Filistinlilerin yerleştirilebileceği öne sürülse de Yakınca, bunun Filistinliler için kalıcı bir vatan planı değil, bir sürgün ve kamplaşma süreci anlamına gelebileceğini savundu.
Somaliland meselesinin, Golan Tepeleri’nin işgali gibi uzun vadeli sonuçlar doğurabilecek bir aşama olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Yakınca, Türkiye’nin bugün geçmişe kıyasla askeri ve siyasi açıdan çok daha güçlü bir konumda bulunduğunu hatırlattı.
Yakınca, Türkiye ile Somali arasındaki yakın ilişkilerin ve mevcut siyasi tabloyun, bu sürecin gidişatında belirleyici olabileceğini söyleyerek değerlendirmesini tamamladı.
Diğer İçerikler
