İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun İran'a karşı başlattığı 12 günlük savaş, beklentilerin çok uzağında bir sonuç verdi. Foreign Policy dergisinin "Israel’s War on Iran Backfired" başlıklı analizine göre, savaş her iki tarafa da ağır kayıplar yaşatırken, Netanyahu'nun İran'ın füze ve nükleer programlarını ortadan kaldırma vaatleri gerçekleşmedi. Dergi, İsrail'in taktiksel başarılar elde etse de stratejik hedeflerine ulaşamadığını belirtiyor.
Savaşın en dikkat çekici sonucu, İran'ın nükleer kapasitesine verilen zararın belirsizliğini koruması oldu. Foreign Policy, İran'ın hassas ekipmanları taşıdığına dair uydu görüntüleri ve yeni, gizli bir zenginleştirme tesisi inşasının, İsrail'in iddialarını sorgulattığını vurguluyor. Dergiye göre, ABD ve İsrail'in nükleer tesislere saldırması ve ardından denetim talep etmesi, nükleer silahsızlanma diplomasisini zayıflattı. İran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) ile işbirliğini askıya alması, "nükleer belirsizlik" stratejisine yönelebileceği endişelerini artırdı.
Öte yandan, İran'ın füze kabiliyetleri savaşta net bir şekilde ortaya çıktı. Foreign Policy analizi, İran balistik füzelerinin İsrail ve ABD hava savunmalarını aşarak askeri üsleri ve önemli hedefleri vurduğunu belirtiyor. İsrail'de 41.000'den fazla savaşla ilgili hasar tazminat talebi yapılması, İran saldırılarının boyutunu gözler önüne serdi. Savaşın maliyeti de ağırdı; Ben Gurion Havalimanı kapandı ve İsrail'in füze savunma sistemlerinin önemli ölçüde tükendiği bildirildi. Eski Trump danışmanı Steve Bannon'ın "İsrail'i kurtarmak" için ateşkesin gerekli olduğunu belirtmesi ve Trump'ın İsrail'in "çok ağır" darbe aldığını itiraf etmesi, durumun ciddiyetini gösterdi.
Foreign Policy makalesi, savaşın İran içindeki sosyal ve siyasi sonuçlarının da beklentilerin aksine olduğunu dile getirdi. Rejim değişikliğini tetiklemek yerine, savaş ulusalcı duyguları körükledi ve İran halkı dış saldırganlığa karşı birleşti.
Foreign Policy analizi, Washington'daki bazı çevrelerin İran hükümetinin dışarıdan küçük bir itme ile yıkılacağı yönündeki inançlarının çürütüldüğünü belirtiyor. Netanyahu'nun girişimi, İsrail'in zayıf noktalarını ortaya çıkardı, İran milliyetçiliğini güçlendirdi ve İran'ın askeri ve nükleer kapasitelerini yok etmede başarısız oldu. Bu savaş, ironik bir şekilde, İran'ın hem bölgesel hem de diplomatik konumunu güçlendirmiş olabilir. ABD ve İran arasındaki görüşmeler, her iki tarafın da "stratejik belirsizliği" kabul etmeye daha istekli olduğunu gösteriyor. Bu pragmatizm gerilimi azaltabilir, ancak Foreign Policy'ye göre nükleer sorunu çözümsüz bırakarak uzun vadede daha tehlikeli hale getirebilir.
Diğer İçerikler