Analizde, İngiltere’nin Kanada, Avustralya ve Portekiz’in ardından Filistin’i tanımasının bir iyi niyet jesti değil, “Washington’u yalnızlığa sürükleyen büyük bir stratejik kırılma” olduğu belirtiliyor. Bu adımın, 100 yılı aşkın bir süre önceki Balfour Deklarasyonu’nun mirasını tersine çevirdiği ve İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşturulan “İsrail merkezli etik ve stratejik zorunluluk” algısını tamamen değiştirdiği vurgulanıyor.
Washington açısından bu gelişmenin, ABD’nin Ortadoğu politikasının temelini oluşturan iki partili uzlaşmayı derinden sarstığı ifade ediliyor. Çünkü bu kez itiraz ABD’nin rakiplerinden değil, “en köklü müttefiklerinden” geliyor.
“Avrupa’da Kamuoyu Değişti, Hükümetler Dayanamıyor”
Al-Azzawi’ye göre Avrupa siyasetçileri artık İsrail-Filistin meselesini “tarihî yükümlülük” değil, doğrudan “bölgesel istikrar” penceresinden değerlendiriyor. Gazze savaşında yaşanan sivil kayıpların, Avrupa’da kamuoyunu radikal şekilde değiştirdiği; özellikle genç seçmenlerde Filistin’e yönelik desteğin hızlı bir yükselişe geçtiği ve hükümetlerin bu baskıya kayıtsız kalamadığı belirtiliyor.
“Trump Yönetimi Daha da Yalnızlaşma Riskiyle Karşı Karşıya”
Analizde, Trump yönetiminin önünde iki seçenek olduğu ifade ediliyor:
Ancak ilk işaretlerin, yönetimin iç politikada Evanjelik oyları ve İsrail lobisinin desteğini korumak için “daha da İsrail yanlısı bir çizgiye” kayacağı yönünde olduğu kaydediliyor.
“ABD’nin İnsan Hakları Söylemi İnandırıcılığını Yitiriyor”
Al-Azzawi, Washington’un en ağır kaybının ise “ahlaki liderlik” olduğunu vurguluyor. Yıllarca demokrasi ve insan hakları savunucusu olarak konumlanan ABD’nin, İsrail’in uluslararası hukuk ihlallerine göz yummasıyla birlikte bu inandırıcılığını kaybettiği, bunun yalnızca Ortadoğu değil, Ukrayna’dan Güney Çin Denizi’ne kadar geniş bir alanda etkisini gösterdiği ifade ediliyor.
“İsrail’in Meşruiyeti de Aşınıyor”
Analize göre, uluslararası tanıma ile kurulan İsrail devleti, bugün peş peşe gelen Filistin tanımalarıyla meşruiyet kaybı yaşıyor. Her yeni tanıma, “Filistin devletinin kaçınılmaz olduğu” algısını güçlendiriyor ve İsrail’in “istisnai ülke” anlatısını zayıflatıyor.
“ABD İçin Çanlar Çalıyor”
Sonuç bölümünde, hem Cumhuriyetçilerin hem de Demokratların bu yeni gerçekliği görmezden geldiği, ancak eski konsensüsün çöktüğü belirtiliyor.
Al-Azzawi, “Amerikan çıkarları diplomatik yalnızlığa hizmet etmiyor. Güçlü müttefiklerin Filistin’i tanıması, Washington için bir uyarı zili olmalı. Eğer ABD, bu yeni küresel gerçeklikle uyum sağlamazsa tarihin uyarısı açıktır: Değişen konsensüse direnen devletler, sonunda ağır bir bedel öder.” ifadelerini kullandı.
Diğer İçerikler