Avrupa İslamofobi Raporu 2024, İslam karşıtlığının Avrupa’da sadece bireysel önyargı ve münferit vakalarla sınırlı kalmak yerine siyasi söylem, medya ve kamu politikalarının bir parçası haline geldiğini ortaya koyuyor. Rapora göre İslamofobi artık yalnızca toplum kesimlerinin tutumu değil, yapısal ayrımcılık ve norm hâline gelmiş bir ırkçılık şekli olarak değerlendiriliyor.
Raporda özellikle Fransa, Danimarka, Norveç gibi ülkelerde nefret suçlarının ve İslam karşıtı ayrımcılığın artış gösterdiği; Müslümanların kamu politikalarındaki hedeflenen güvenlik uygulamalarıyla daha yoğun şekilde karşılaştığı belirtildi.
Gazze Sonrası Ayrımcılık ve Nefret Suçları
Rapor, 2024’te özellikle Gazze’deki çatışma sonrası dönemde Avrupa’da İslam karşıtlığına dayalı baskı ve ayrımcılığın belirgin biçimde yükseldiğini tespit ediyor. Filistin’e destek veren Müslümanlara yönelik gösteri yasakları, polis müdahaleleri, gözaltılar ve işten çıkarılmalar gibi olaylar raporda vurgulandı.
Bu eğilim, Avrupa’daki ayrımcılık verilerine göre Müslüman karşıtlığı vakalarının yalnızca bireyler arasında değil, kamu alanlarında da daha yaygın hale geldiğine işaret ediyor.
Avrupa genelindeki diğer araştırmalar, Müslümanlara yönelik nefret suçlarının artışına işaret ediyor. Örneğin Almanya’da 2024’te Müslümanlara karşı kayda geçen vakalar yüzde 60 oranında yükseldi; bu da kıtadaki yükselen ayrımcılık eğiliminin somut bir göstergesi oldu.
Ayrıca Avrupa’da İslamofobi ile ilgili akademik çalışmalar ve çeşitli sivil toplum raporları, anti-Müslüman nefretin yalnızca sağ veya marjinal çevrelerin söylemi olmaktan çıkarak ana akım siyaset diline ve güvenlik politikalarına dâhil olduğunu rapor ediyor.
Avrupa Komisyonu’nun İslamofobiyle mücadele koordinatörü, anti-Müslüman nefreti “normalleşen bir sorun” olarak nitelendirerek karşıtlığa karşı tanımlama ve raporlama çerçevelerinin güçlendirilmesi gerektiğini belirtti. Bu uyarı, İslamofobinin yapısal bir sorun olarak ele alınmadığı takdirde daha da kökleşebileceği konusunda dikkat çekiyor.
Diğer İçerikler