7 Ekim Sonrası Yükselen Antisemitizm Avrupa’da Yahudilerin Bavulları Toplama Endişesini Depreştirdi Ancak Gidebilecekleri İkinci Bir Ülke Yok

The Jerusalem Post’ta yayınlanan analizde, 2025 itibarıyla Diaspora Yahudilerinin büyük bir bölümünün kendilerini ilk kez bu denli güvensiz hissettiği vurgulanıyor.

h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Analize göre Batı’da yaşayan Yahudi toplumları, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın saldırısından bu yana yükselen antisemitizm ve politik kırılmalar nedeniyle uzun süredir “güvenli liman” olarak gördükleri ülkeleri yeniden sorgulamaya başladı.

On yıllardır süregelen “Batı güvenli, İsrail tehlikeli” algısı, 2025’e girilirken köklü bir dönüşüm geçirdi. ABD’den Fransa’ya, İngiltere’den Almanya’ya kadar birçok ülkede artan saldırılar, siyasi kampanyalar ve kampüslerdeki gerilimler, Batı’daki Yahudileri “Bavulları Toplama Zamanı mı?” sorusuna her zamankinden daha fazla yaklaştırdı. Ancak acı gerçek şu ki gidebilecekleri ikinci bir ülke yok.

ABD’de Güvenlik Haritası Çöktü: Siyaset ve Sokaklar Yahudileri Tedirgin Ediyor

ABD’de yaşanan politik değişimler, Yahudi toplumunun güven duygusunda derin bir kırılmaya neden oldu. Massachusetts’in Somerville kentinde seçmenlerin, İsrail bağlantılı şirketlerle ilişkilerin kesilmesini öngören BDS ilhamlı kararı onaylaması, birçok Yahudi tarafından “tehlikeli bir dönüm noktası” olarak yorumlandı.

En büyük şok ise New York’ta yaşandı. Kendini açıkça “anti-Siyonist” olarak tanımlayan Zohran Mamdani’nin 2025’te New York Belediye Başkanı seçilmesi, dünyadaki en büyük Yahudi Diasporası için kırılma anı oldu. Mamdani, geçmişte Hamas’a finansal destek sağladıkları için mahkûm edilen “Holy Land Five” için sempati ifade etmişti.

Bu atmosfer, Yahudi seçmeni “tek meseleli seçmene” dönüştürdü. Güvenliği önceleyen Yahudiler, 2024 seçimlerinde Cumhuriyetçilere yönelerek Amerika siyasetinde dikkat çekici bir kırılma yarattı. Üniversitelerde ve şehir içi siyasette artan antisemitizm ise Yahudi toplumunda yeni bir güvensizlik dalgası oluşturdu.

Kampüsler “Güvenli Alan” Olmaktan Çıktı

2023 ve 2024 boyunca ABD kampüslerinde yaşanan yoğun pro-Filistin protestoları, birçok Yahudi öğrenci için akademiyi tehditkâr bir ortama dönüştürdü. Protestoların neredeyse tamamı anti-İsrail bir söylem taşıdı; kampüslerdeki işgaller, çadır kampları ve binaların Filistin bayraklarıyla kaplanması Yahudi öğrencilerde ciddi bir kaygı yarattı.

Birçok yerde Yahudi öğrenci kulüpleri fon kesintileriyle karşılaştı; bazı öğrenciler okulda kipaları ve Davud Yıldızı kolyelerini takmaktan çekindiklerini açıkladı.

Avrupa’yı Saran Antisemitizm Tsunamisi

ABD’de kaygı artarken, Avrupa’daki Yahudiler açıkça korkuyor. Avrupa Yahudi Kongresi Başkanı Ariel Muzicant, 2025 sonbaharında yaptığı açıklamada “İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana görülmemiş seviyede Yahudi karşıtı nefretle karşı karşıyayız” dedi.

Fransa’da antisemitik saldırılar 2022’de 436 iken, 2023’te 1.676’ya yükseldi. Özellikle okullarda artan olaylar, Yahudi ailelerin güvenlik kaygılarını derinleştirdi. En sarsıcı olay, 2024’te Paris banliyösünde 12 yaşındaki bir Yahudi kızın üç kişi tarafından tecavüze uğraması oldu. Saldırganlar kız çocuğuna “Pis Yahudi” diye hakaret etti ve saldırı, mahkeme tarafından açıkça “antisemitik nefret suçu” olarak nitelendirildi.

İngiltere’de 2025 yılı ‘dönüm noktası’ olarak anılıyor. Londra’da altı ay içinde 774 antisemitik olay kaydedildi; 41’i öğrencilere yönelik fiziksel saldırıydı. Çok sayıda Yahudi aile, çocuklarına mezuzotları kapıdan sökerek güvenlik sağlamaya çalışıyor.

Bir televizyon kişiliği olan Vanessa Feltz’e Londra’da megafonla “faşist Siyonist pislik” diye bağırılarak yapılan saldırı, ülkedeki havanın ne kadar keskin biçimde değiştiğini göstermek açısından dikkat çekiciydi.

Almanya, Hollanda ve Belçika’da da Tehdit Büyüyor

Almanya’da 2023’te 2.480’den fazla antisemitik vaka kaydedildi; Berlin’de bir sinagoga Molotofkokteyli atılması büyük infial yarattı.

Belçika’daki Holokost tanıkları bile bugün “çantalarımızı hazırlayıp bekliyoruz” diyor. Bu ifade, tarihte acı bir dönemin yeniden hatırlandığını gösteriyor: 1930’larda Almanya’daki Yahudiler kapının yanında “hazır” valizlerle yaşıyordu.

Şimdi aynı duygu yeniden geri döndü.

“Gidebilecek İkinci Bir Yer Yok” Kaygısı

Avrupa ve ABD’deki Yahudi örgütleri, sinagogları elçilik benzeri güvenlik tedbirleriyle koruyor, okullarda aktif saldırgan tatbikatları yapıyor, çocuklar için zırhlı servisler kullanılıyor. Ancak tüm önlemlere rağmen, Yahudi aileler arasında “Gidecek başka bir ülke var mı?” sorusu giderek daha yüksek sesle soruluyor.

The Jerusalem Post’un analizine göre, Diaspora Yahudilerinin önemli bir kısmı artık bavullarını metaforik olarak kapının yanında tutuyor. Çünkü Batı’da yükselen antisemitizm, onlara tarihin acı dersini yeniden hatırlatıyor: “Daha kötü olabilir mi?” sorusunun cevabı her zaman evet olabilir.

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA