Terör örgütü PKK’nın Mayıs 2025’te açıkladığı silah bırakma ve kendini feshetme kararı, yalnızca Türkiye açısından değil, örgütün yıllardır faaliyet gösterdiği Irak için de kayda değer bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
11 Temmuz 2025’te Kuzey Irak’ta düzenlenen ve PKK’ya ait silahların imha edildiği törende, Türkiye, Irak merkezi yönetimi ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden (IKBY) üst düzey temsilcilerin yer alması, sürecin çok taraflı diplomatik bir zeminde yürütüldüğünü gösterdi.
Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, PKK’nın çekilmesini memnuniyetle karşıladıklarını belirterek, bu adımın Irak’ın egemenliğini yeniden tahkim etmesi bakımından değerli olduğunu ifade etti.
Uzun süredir PKK’nın varlığı nedeniyle hem diplomatik hem de güvenlik alanında zorlanan Irak yönetimi açısından bu gelişme, bir normalleşme imkânı sunuyor.
PKK’nın çekilmesi, yalnızca askeri anlamda değil; örgütün Irak’taki lojistik altyapısının, kırsal alandaki etkinliğinin ve sivil görünümlü uzantılarının da tasfiye edilmesini içeren çok boyutlu bir plan dahilinde yürütülüyor. Sahadan gelen bilgiler, özellikle Kuzey Irak’ın kırsal bölgelerinde halkın bu dönüşümü olumlu karşıladığını ve yıllardır ilk kez bir nefes alma imkânı bulduğunu gösteriyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın süreci “terörle mücadelede tarihi bir dönemeç” olarak tanımlaması, Türkiye’nin yalnızca askeri değil diplomatik zeminde de inisiyatif alarak bölgesel barış ve güvenliğe katkı sunma iddiasını ortaya koyuyor.
Özetle, süreç bazı kesimlerce yavaş ilerliyor gibi görünse de, PKK’nın Irak’tan çekilmesi sadece bir güvenlik meselesi değil; aynı zamanda devlet otoritesinin tesisi, sınır güvenliğinin sağlanması ve bölgesel diyalog mekanizmalarının güçlendirilmesi açısından da yeni bir dönemin habercisi.
