Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, ABD’de Donald Trump yönetimi tarafından yayımlanan yeni Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’ni değerlendirerek, Washington ile ilişkilerde yaşanan değişime dikkat çekti. Von der Leyen, “ABD ile ilişkimiz biz değişim kaydettiğimiz için değişti” ifadelerini kullandı.
Politico’ya konuşan von der Leyen, ABD başkanlarıyla her zaman iyi ilişkiler kurduğunu belirterek, bugün de bu durumun değişmediğini söyledi. Buna rağmen transatlantik ilişkilerin yeni bir aşamaya girdiğini kabul eden von der Leyen, bu değişimin temelinde Avrupa Birliği’nin kendi iç dönüşümünün yattığını vurguladı.
Seçim süreçlerine dair değerlendirmelerde de bulunan von der Leyen, seçimlerin yalnızca ilgili ülkelerin halklarını ilgilendirdiğini ifade etti. “Bu, seçmenlerin egemen hakkıdır ve korunmalıdır. Şüphesiz buna başka hiç kimse karışamaz” diyen von der Leyen, demokratik süreçlere dış müdahaleye karşı net bir duruş sergiledi.
“AB Kendi Gücüne Odaklanmalı”
Von der Leyen, Avrupa Birliği’nin başkalarıyla kıyas yapmak yerine kendi kapasitesine ve gücüne odaklanması gerektiğini belirtti. Transatlantik bağlara inandığını dile getiren AB Komisyonu Başkanı, aynı zamanda AB kimliğinden gurur duyulması gerektiğini ifade ederek, Birliğin sınamalarla baş edebilecek güce sahip olduğunu söyledi.
ABD ile ilişkilerin neden değiştiği sorusuna da yanıt veren von der Leyen, bu değişimin kaynağının AB’nin geçirdiği dönüşüm olduğunu yineledi. Bu süreçte en önemli unsurun Avrupa Birliği’nin birlik içinde hareket etmesi olduğunu vurguladı.
ABD’de Trump yönetiminin geçtiğimiz hafta açıkladığı Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’nde Avrupa hükümetlerine yönelik sert eleştiriler yer almıştı. Belgede, bazı Avrupa ülkelerinin göç politikaları nedeniyle “medeniyetlerinin silinme tehlikesiyle” karşı karşıya olduğu ileri sürülmüş, kimi hükümetlerin ise çoğu aşırı sağcı olan bazı siyasi partileri haksız biçimde sansürlediği iddia edilmişti.
Ayrıca Avrupa ülkelerinin, Ukrayna’daki savaşı sona erdirmeye yönelik girişimlerde engelleyici bir rol oynadığı öne sürülerek, AB’ye yönelik eleştirel bir yaklaşım sergilenmişti.
Diğer İçerikler
