Murray, saldırının sadece fiziksel hedeflere değil, aynı zamanda diplomatik süreçlere yönelik kasıtlı bir sabotaj olduğunu vurguladı.
“Bu, Bilinçli Bir Sabotaj ve Açık Bir Hukuk İhlalidir”
Yaptığı açıklamada, “İsrail’in İran’a yönelik saldırısı, diplomatik çabaları bilinçli olarak sabote eden bir eylem ve uluslararası hukukun açık bir ihlalidir” diyen Murray, saldırının barış süreci devam ederken gerçekleşmiş olmasına özellikle dikkat çekti. “Bu, uç bir ihanet eylemidir. Hatırladığım kadarıyla, Cenevre Sözleşmesi’nin Altıncı Protokolü bu tür eylemleri yasaklamaktadır” ifadelerini kullandı.
Murray, nükleer tesislere yönelik saldırıların uluslararası hukuka göre yasadışı olduğunu, hedefin ne olduğu yönündeki gerekçelerin ise saldırıları meşrulaştırmak bir yana, hukuki açıdan daha da sorunlu hâle getirdiğini belirtti.
“Netanyahu Savaşı Siyasi Çıkarları İçin Kullanıyor”
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’yu da sert şekilde eleştiren Murray, Netanyahu’nun askeri tırmanışı kişisel siyasi amaçlarla kullandığını ileri sürdü. “Netanyahu, savaşı siyasi hayatta kalmak ve kendisini demir parmaklıklar ardına koyabilecek davaları geciktirmek için kullanıyor” dedi.
Murray ayrıca İsrail’in İran’a yönelik saldırılarının, Gazze’deki soykırımın ve İsrail’in Suriye, Lübnan ve Irak topraklarına düzenlediği saldırıların gölgesinde yaşandığını hatırlatarak, bölgedeki genel saldırgan politik çizgiye dikkat çekti.
Arka Planda ABD-İran Görüşmeleri Vardı
İran ile ABD, Umman aracılığıyla İran’ın nükleer dosyasına ilişkin beş tur dolaylı görüşme gerçekleştirmişti. Bu görüşmelerin sonuncusu 23 Mayıs’ta Roma’da yapılmıştı. İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, görüşmelerde ilerleme sağlayabilecek mekanizmaların ortaya çıktığını, birkaç tur içinde somut ilerleme kaydedilebileceğini açıklamıştı.
Ancak bu sürecin önündeki en büyük engelin, İran’ın uranyum zenginleştirme kapasitesi olduğu ifade ediliyordu. Murray’ye göre, İsrail’in saldırısı bu diplomatik süreci engellemeyi ve ABD’nin müzakere pozisyonunu baskılamayı amaçlıyordu.
Diğer İçerikler