Avrupa'nın kalbinde, 1955 yılından bu yana askeri ittifaklardan uzak durarak "daimî tarafsızlık" statüsünü koruyan Avusturya, tarihi bir dönüm noktasında. Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği yeni güvenlik endişeleri, Viyana'da hükümeti ve kamuoyunu, ülkenin geleneksel dış politikasını yeniden değerlendirmeye zorluyor.
Bu tartışmaların merkezinde, Avusturya Dışişleri Bakanı'nın yaptığı yankı uyandıran açıklamalar yer alıyor. “Tarafsızlık tek başına bizi korumaz. Savunma kapasitemizi artırmanın yanı sıra askeri iş birliklerine de yatırım yapmalıyız" diyen Bakan, ülkenin savunmasını garanti altına almanın tek yolunun savunma harcamalarını artırmak ve uluslararası ortaklıkları güçlendirmekten geçtiğini belirtti. Bu sözler, Avusturya'nın katı tarafsızlık yorumundan uzaklaşarak daha aktif bir güvenlik politikasına yöneleceğinin en net işareti olarak kabul edildi.
1955'te imzaladığı Devlet Anlaşması ile yabancı askeri üslere kapılarını kapatan ve askeri ittifaklara katılmama sözü veren Avusturya, 1995'te AB'ye üye olmuş ve NATO'nun "Barış için Ortaklık" programına dahil olmuştu.
Henüz resmi bir NATO üyelik başvurusu masada olmasa da, hükümetin söylemleri ve attığı somut adımlar, Avusturya'nın onlarca yıllık tarafsızlık zırhında belirgin bir çatlak oluşturduğunu ve NATO kapısını araladığını açıkça ortaya koyuyor.
Diğer İçerikler
