ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz günlerde Venezuela açıklarında bir uyuşturucu teknesine düzenlenen saldırıda 11 kişinin öldürüldüğünü açıkladı. Trump, operasyonun Güney Karayipler’de faaliyet gösteren, “narkoterörist” olarak tanımladığı Tren de Aragua (TDA) grubuna karşı düzenlendiğini belirtti. Ancak operasyonun uluslararası hukuk ve gerçek hedefleri konusunda ciddi tartışmalar başladı.
ABD’nin Karayipler’e 8 savaş gemisi göndermesinin ardından gelen bu açıklama, bölgede tansiyonu yükseltti. ABD ordusu, tekneyi uluslararası sularda durdurup arama yapmadan doğrudan saldırdı. Trump’ın ifadesine göre, TDA “Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun kontrolü altında çalışan, uyuşturucu, insan kaçakçılığı ve terör faaliyetlerinden sorumlu bir örgüt” olarak tanımlanıyor. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ise saldırıyı, “Amerika’nın tam gücü” sözleriyle savundu.
Venezuela: “Amaç Petrol ve Doğalgazı Ele Geçirmek”
Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, ABD’nin saldırılarını “yalanlarla örtülmeye çalışılan bir işgal girişimi” olarak nitelendirdi. Maduro, Trump yönetiminin gerçek amacının ülkenin devasa petrol ve doğalgaz rezervlerini ele geçirmek olduğunu savundu.
Maduro, tarihsel örneklerle ABD’nin benzer operasyonlarını hatırlattı: 1964’teki Vietnam Savaşı'nın başlangıcında uydurulan Tonkin Körfezi olayı, 1898’deki İspanya-Amerika Savaşı öncesi Maine Nehri’nde yaşanan gizemli patlama ve 2003 Irak işgaline gerekçe gösterilen “kitle imha silahları” iddiaları.
Venezuela: “Amaç Petrol ve Doğalgazı Ele Geçirmek”
Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, ABD’nin saldırılarını “yalanlarla örtülmeye çalışılan bir işgal girişimi” olarak nitelendirdi. Maduro, Trump yönetiminin gerçek amacının ülkenin devasa petrol ve doğalgaz rezervlerini ele geçirmek olduğunu savundu.
Maduro, tarihsel örneklerle ABD’nin benzer operasyonlarını hatırlattı: 1964’teki Vietnam Savaşı'nın başlangıcında uydurulan Tonkin Körfezi olayı, 1898’deki İspanya-Amerika Savaşı öncesi Maine Nehri’nde yaşanan gizemli patlama ve 2003 Irak işgaline gerekçe gösterilen “kitle imha silahları” iddiaları.
Liderliği Hedef Alan ABD Stratejisi
Trump, düzenlediği basın toplantısında Venezuela için “daha fazlası da var” diyerek, daha kapsamlı operasyonların sinyalini verdi. Ağustos ayında Maduro’nun başına konulan ödül 50 milyon dolara çıkarıldı. ABD yaptırımları, Venezuela devlet şirketlerinin yöneticileri, yargıçlar, seçim yetkilileri ve üst düzey güvenlik personelleri dahil olmak üzere geniş bir liderlik kadrosunu hedef alıyor.
Uzmanlara göre bu, düşmanı “başsız bırakma” stratejisinin Latin Amerika versiyonu. ABD’nin Gazze’de suç ortağı İsrail tarafından Hizbullah, İran ve en son Yemen’de lider kadroları yok etme taktiğiyle benzerlik dikkat çekiyor.
BM Raporu: Venezuela Uyuşturucuda Merkez Değil
ABD’nin uyuşturucu kartellerine karşı müdahale gerekçesi, Birleşmiş Milletler’in 2025 Dünya Uyuşturucu Raporu, ile çelişiyor. Rapora göre, Venezuela küresel uyuşturucu ticaretinde marjinal bir rol oynuyor. Ülkede ne büyük ölçekli uyuşturucu üretimi ne de önemli uluslararası kartel faaliyetleri bulunuyor.
Venezuelalı uluslararası ilişkiler uzmanı Sergio Gelfenstein, Washington’un uyuşturucuyla mücadeleyle gerçek bir ilgisinin olmadığını öne sürerek, “Bu savaş, kârlı ve siyasi bir araç olarak kullanılıyor” dedi.
ABD’nin Çelişkili Uyuşturucu Politikası
Uzmanlar, ABD’nin uyuşturucu tüketiminde dünyanın önde gelen ülkesi olduğuna dikkat çekiyor. Yasadışı uyuşturucu pazarının 200 ila 750 milyar dolar arasında olduğu tahmin ediliyor. Ayrıca, sentetik uyuşturucuların yükselişi, iç pazarda ciddi bir kriz oluşturuyor.
Tarihsel olarak ise CIA’in 1980’lerde Nikaragua’daki Kontralar aracılığıyla ABD şehirlerine uyuşturucu soktuğu, Afganistan işgalinden sonra ise haşhaş üretiminin rekor seviyelere ulaştığı biliniyor. Uyuşturucu, gençleri, Afrikalı Amerikalıları ve diğer potansiyel muhalif grupları pasifleştirmeye hizmet ettiği için işe yarıyor.
Öte yandan ABD’li bankaların (HSBC, Wachovia, Wells Fargo, Bank of America) uyuşturucu kaynaklı kara para aklama faaliyetlerinde adı geçmesi bu politikayı daha da tartışmalı hale getiriyor.
Sonuç: Uyuşturucu Bahane, Hedef Rejim Değişikliği
Analistler, ABD’nin Venezuela’ya yönelik hamlelerinin gerçek nedeninin “uyuşturucu ticareti” değil, enerji kaynakları üzerinde kontrol kurmak ve rejim değişikliği sağlamak olduğunu savunuyor. Venezuela, yaklaşık 303,8 milyar varil kanıtlanmış petrol rezerviyle dünyanın en büyük petrol zenginliğine sahip ülkesi konumunda.
Trump yönetiminin agresif dış politikasının, bu zenginliği ele geçirme hedefiyle şekillendiği, birçok uzman tarafından dile getiriliyor. Uyuşturucu operasyonları söyleminin ise bu stratejiyi meşrulaştırma aracı olarak kullanıldığı düşünülüyor.
Yararlanılan kaynak: Roger D. Harrıs – Joe Emersberger, “All Elements in Place for a US Decapitation Strike on Venezuela”
Yayına hazırlayan: Günel Ağa
Diğer İçerikler