ABD’nin toplam ulusal borcu 21 Ekim 2025 itibarıyla yaklaşık 38,02 trilyon dolara yükseldi. Bu, ülke tarihindeki en hızlı borç artış süreci olarak kayda geçti. Kongreye bağlı Ortak Ekonomik Komite’nin verilerine göre, sadece son 71 gün içinde federal borca 1 trilyon dolar daha eklendi.
Borçtaki artışın başlıca nedenleri arasında sürekli açık veren bütçeler, yaşlanan nüfusun getirdiği sosyal güvenlik ve sağlık giderlerindeki yükseliş, ve faiz oranlarındaki artışın Hazine’ye ek yük getirmesi yer alıyor. Artan faiz ödemeleri, borç servis maliyetlerinin hızla büyümesine yol açarken, kamu harcamaları üzerindeki baskıyı da artırıyor.
Uzmanlara göre durum giderek sürdürülemez bir hal alıyor. Borç/GSYH oranının yüzde 100’ün üzerine çıkması, ekonomik manevra alanını daraltırken gelecekteki bütçe planlamalarını da zorlaştırıyor. Son hesaplamalara göre, ABD’de kişi başına düşen borç miktarı 111 bin doları aşmış durumda.
Kamu borcundaki bu büyüme yalnızca federal bütçeyi değil, vatandaşların günlük yaşamını da doğrudan etkiliyor. Artan borç yükü; kredi faizlerinin yükselmesi, yatırımların yavaşlaması, ücret artışlarının sınırlanması ve mal-hizmet fiyatlarında yeni bir tırmanış riski anlamına geliyor. Ayrıca hükümetin gelecekte bazı sosyal programlarda kesintiye gitme olasılığı da artıyor.
Partiler üstü bir kurum olan Kongre Bütçe Ofisi (CBO), mevcut eğilimin sürmesi halinde ABD’nin kamu borcunun 2047 yılına kadar gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 200’üne ulaşabileceğini öngörüyor. Ekonomistler, bu gidişatın hem mali sürdürülebilirlik hem de küresel finansal istikrar açısından ciddi tehditler doğurabileceğini vurguluyor.