Zambiya hükümeti, Çin sermayeli bir bakır madeninden kaynaklanan zehirli bir sızıntıdan etkilenen topluluklar için, tam bir değerlendirmenin ardından ihtiyaç duyulması halinde daha fazla tazminat talep edeceğini söylüyor.
Zambiya, dünyanın 10 bakır üreticisinden biri olarak madenciliğe büyük ölçüde bağımlıdır.
Şubat ayında, Sino-Metals Leach madenindeki bir baraj çöktü, zehirli atıklar saçarak önemli bir içme suyu nehrini kirletti. Maden, Çin hükümetine ait olan China Nonferrous Metal Mining Group’un bir yan kuruluşuydu.
Şirket bundan dolayı özür diledi ve mağdurları tazmin edeceğine söz verdi ancak Zambiya Cumhurbaşkanı Yardımcısı Mutale Nalumango, "bu yeterli olmayabilir" diyerek Zambiyalıların güvenliğinin "pazarlık konusu olmadığını" ekledi. Bazı elçilikler, sağlık riskleri nedeniyle vatandaşlarını bölgeden uzak durmaları konusunda uyardı.
Şirket ilk olarak Kitwe yakınlarında Kafue Nehri'ne akan su yollarına 50.000 ton atık döküldüğünü bildirdi, ancak Sino-Metals tarafından tutulan Güney Afrikalı bir çevre firması olan Drizit 1.5 milyon ton salındığını, tehlikeli seviyelerde siyanür, arsenik ve uzun vadeli ciddi sağlık riskleri oluşturan ağır metaller içeren 900.000 metreküp zehirli atığın kaldığını tespit etti.
Sino-Metals, Drizit'in bulgularının doğruluğuna itiraz etti ve Associated Press'e yaptığı açıklamada, "sözleşme ihlalleri" gerekçesiyle şirketle olan sözleşmesini feshettiğini belirtti.
Yetkililer Kafue Nehri’nde balık avını yasakladı ve asitliği düşürmek için hava kuvvetlerini ve sürat teknelerini kullanarak kireç döktü.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, asit sızıntısının ekinleri yok ettiğini, balıkları ve hayvanları öldürdüğünü ve yerel çiftçilerin geçim kaynaklarını mahvettiğini söyledi. Sino-Metals, topluluklara tazminat ödeme ve çevreyi eski haline getirme sözü vermişti.
Çevre aktivistleri, HRW’ye dökülme bölgesine yakın yaşayanların hala baş ağrısı, öksürük, ishal ve diğer kötüleşen sağlık sorunlarından muzdarip olduğunu söyledi.
Zambiya Cumhurbaşkanı Yardımcısı Nalumango, 580.000 dolarlık tazminatı "doğru yönde atılmış bir adım" olarak nitelendirdi, ancak bunun kapsamlı ve bağımsız bir değerlendirmeyi takip etmesi gerektiğini söyledi.
HRW'ye göre, etkilenenlerden bazıları vaat edilen tazminatı almadıklarını söyledi.
Diğer İçerikler