Yarım Kilo Tuz, Bir Torba Çamaşır ve Bir “Dost”; Ota Benga…
Modern hukukun ve bilimin öncüsü olduklarını iddia eden ABD ve Avrupalı devletler kölelik uygulamasını 1956 yılında kaldırdılar. Sömürge altına aldıkları Afrika, Asya, Güney Amerika ve Avustralya’dan getirdikleri köleleri sadece işçi olarak çalıştırmadılar. Evrim sürecini tamamlayamamış ilkel yaratıklar olarak hayvanat bahçelerine kapatıldılar ve vahşi hayvanlarla birlikte sirklerde halka teşhir edildiler. Sadece Almanya’da 400 farklı yerde Zenci köleler vahşi hayvan sirklerinde halka teşhir edildi (Bkz. Völkerschau).
Afrikalı Zenci Rosa Parks (4 Şubat 1913 – 24 Ekim 2005), her zamanki gibi yine bir öğleden sonra Montgomery Fair mağazasındaki işinden çıktı, evine gitmek üzere her zamanki otobüse bindi ve “sadece Zenciler için” yazılı koltuğa oturdu. Bir sonraki durakta otobüse binen beyaz Amerikalı boş yer olmadığını gördü ve Rosa Parks'a koltuğu boşaltmasını söyledi. Rosa Parks, “ben, Zenciler için ayrılmış koltukta oturuyorum ve yerimi size vermiyorum” dedi. Otobüs şoförünün müdahalesi de sonuçsuz kaldı ve polis çağrıldı. Rosa Parks, “beyaz ırkın Zencilerden üstün olduğu” kanuna muhalefetten 01.12.1955 yılında tutuklanıp hapse atıldı. Tutuklanmasından dört gün sonra Montgomery mahkemesine çıkartılan ve tutukluluk halinin devamına karar verilen ve bir yıl hapse mahkum oldu. Rosa’ya destek amacıyla, “NAACP (National Association for the Advancement of Colored People; Renkli İnsanların Ulusal Yükseliş Cemiyeti) tarafından yapılan çağrı üzerine Zenciler bir yılı aşkın süre Montgomery‘de toplu taşıma araçlarına ve otobüslere binmediler. Bu direnişin sonunda Zencilere uygulanan ayrımcılık kanunu BM’in olağanüstü toplanmasının ardından kaldırıldı.” [1] Rosa Parks, uluslararası pek çok ödüllerin yanı sıra, “ADB Başkanlık Nişanı”, “Özgürlük Sembolü”, “Barış Temsilcisi” gibi çok az insana verilen büyük mükâfatların sahibi oldu. Rosa Parks vefat ettiğinde 92 yaşındaydı. Defin merasiminde Rosa'nın cenazesi Washington'daki Kongre Binası'nda katafalka kondu ve ABD Başkanı Bush, Dışişleri Bakanı Condolezza Rice ve Kongre üyeleri Rosa Parks’a saygı duruşunda bulundular. [2]
Rosa Parks’ın 01.12.1955 gözaltındaki resmi.[3]
Bir Kıtanın Çöküşü ve Afrika’dan Avrupa’ya Göç Yolları
Afrika kıtasının bugünkü durumunu iç savaş, iktisadi, ekoloji ve kültürel olumsuzluklara bağlamaya çalışan ABD ve Avrupalılar, sömürge sistemi ile dünyayı yaşanmaz hale getirdiklerinden asla bahsetmezler. “680 milyon Afrika’nın neredeyse tamamına yakını yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. İç savaşların yanı sıra iktisadi kötüleşeme ve bozulan ekolojik değeler yüzünden toprakların verimsizleşmesi, iklim değişikliği ve yüksek nüfus artışı Afrika ve Asya kıtasının fakirleşmesinin önemli etkenlerindendir. „Unutmayalım ki, kölelik uygulaması geçmiş yüz yılın en büyük problemi idi. Küresel ölçekte milyonlarla insan hiç olmadığı kadar ucuza çalıştırıldı. Dakar‘ın Goree Adası’ndaki özgürlük anıtı 27 Milyon kölenin bedelidir.“ [4]
Avrupa’daki Afrikalılar ağırlıklı olarak Kuzey Afrika kökenlidir. Yaklaşık 300.000 kadarı Almanya’da ikamet etmektedir. Sahra altı Afrika kökenliler ağırlıklı olarak Fransa ve İngiltere’de, sadece küçük bir bölümü Almanya ve İtalya’da yaşamaktadır.
Sokaktan geçenlere: “Afrika sizin için ne anlama geliyor?” şeklinde bir soru yöneltilse, herkesin vereceği ortak cevap: “Açlık, yoksulluk, geri kalmışlık, gelişmemiş toplumlardan oluşan kıta” olacaktır. Oysa Afrika kıtasında medeniyet, demokrasi, sistemli devlet yönetimi Avrupa’dan en az bin yıl önce mevcut idi ve aynı dönemde yeryüzünde Amerika’nın varlığı henüz mevcut değildi. Hz. Muhammed’in (s.a.v), Mekke’den Medine’ye hicreti sırasında bir kısım Müslümanlar Hz. Muhammed ile birlikte Medine’ye, peygamberin amcasının oğlu Cafer bin ebu Talib (ra) (Cafer-i Tayyar) ve hanımı Esma binti Üveysi’nin de içinde olduğu 92 Müslüman da Habeşistan’a (şimdiki Etiyopya) hicret ettiler. Günümüzde Etiyopya olarak bilinen Habeşistan bir Doğu Afrika ülkesidir. Hz. Muhammed, Habeşistan hükümdarı Necaşi’ye yazdığı mektupta, Habeşistan’a hicret eden Müslümanları korumasını istedi. Mekkeli müşrikler de, Habeşistan’a bir heyet göndererek Necaşi’den, Mekkeli Müslümanların kendilerine teslim edilmesini istediler. Necaşi müşrik elçilere, mültecileri neden istediklerini sordu: “Onlar atalarımızın dinini inkâr ettiler ve efendilerine itaat etmediler” diye cevap verdiler. Necaşi: “ülkeme iltica edenler benim vatandaşım gibidir. Kim onlara zarar vermek isterse, karşılarında beni bulacaktır” diyerek müşriklerin talebini reddetti. Söz konusu hicret hadisesi miladi 622’de yani 1399 yıl önce gerçekleşmiştir. 7. yüzyılda Avrupalılar ve Roma krallığının halkı küçük gruplar halinde ve gezgin kabileler olarak derme çatma sığınaklarda yaşarken, aynı dönemde Afrika’da hükümdarlık yönetimi, demokrasi, insan haklarını koruma kanunları mevcuttu. 10. Yüzyıldan itibaren, yani Habeşistan hükümdarlığından 400 yıl sonra Almanya’nın Sachsen (Saksonya), Thüringen (Türingen) ve Bayern (Bavyera) gibi bölgelerinde mahalli idareler yeni yeni oluşmaya başlamıştı.
Habeş hükümdarı Necaşi Asham bin Ebcer, Hz. İsa’nın hak dinine mensup inançlı bir Hıristiyan ve adaletli bir hükümdardı. Ne var ki, Batı sömürgesinin kıskacına hapsolan Afrikalı köle Zenciler ABD, Ingiltere, Almanya, Avusturya, Belçika, Hollanda, Ispanya ve İtalya’da hayvanat bahçelerinde ve sirklerde vahşi hayvanlarla aynı kafese kapatılarak ücret karşılığı halka teşhir edildiler. Sadece halk tarafından değil, imparatorlar ve devletin ileri gelenleri tarafından da “evrim sürecini tamamlayamamış “yamyamlar” olarak hayvanat bahçelerinde izlendiler…
“1909'da Alman İmparatoru Kaiser Wilhelm II. Almanya’nın Hamburg şehrindeki Hagenbeck Hayvanat Bahçesi'nde bir halk gösterisinde bir grup Etiyopyalıyla konuşurken.” [5]
Batılı bilim adamları sadece Afrikalı kölelere zulmetmediler, kendi vatandaşlarına ve “bilim adı altında” bilime de ihanet ettiler. Hayvanat bahçesine kapatılan kölelerin, Batılı bilim adamları tarafından evrim araştırmaları adı altında incelendiğini ve “Missing Link; kayıp bağlantı“ olarak kabul edilen Zencilerin evrim sürecini tamamlayamamış olduğu iddiasını ileri sürdüler. Sömürge coğrafyasından Avrupa’ya taşınan kölelerin, özellikle Zencilerin maymundan insana evrilirken genetik bağlantısı kopmuş, evrim sürecini tamamlayamamış yarı maymun ve yarı insan olarak kalmış “yamyamlar” olduğu iddiasını ileri süren Avrupalı bilim adamları bu iddiaya hem kendi kamuoyunu ve hem de dünya kamuoyunu inandırmak için insanlık dışı birçok yöntemler uyguladılar.
Yarım kilo tuz, bir torba çamaşır ve bir “dost”; Ota Benga
Resmi verilere göre AB ülkelerinde 4,6 milyon, ABD’de yaklaşık 890,000 Afrikalı yaşamaktadır. Misyoner Samuel Phillips Verner’in 1904 yılında yarım kilo tuz ve bir torba çamaşır karşılığında satın aldığı 21 yaşındaki Ota Benga, Belçika–Kongo’su olarak anılan Orta Afrika’nın Yağmur Ormanlarında yaşayan yerli Pigme kabilesine mensuptu. Belçika Kralı II. Leopold’un askerleri, Ota’nın köyünde yaptıkları katliamda karısını ve iki çocuğunu öldürdüler. Misyoner Samuel Phillips Verner’in „bir kedi kadar atik, bir maymun kadar kıvrak„ diye nitelendirdiği 149 cm boyundaki Ota Benga dışında 2000 tutsak köle içinde Apaçi, İnuit, Kuzey Japonyalı Aynular, Filipinliler, Pigmeler ve dünyanın hemen her tarafından getirilen farklı etnik kökene mensup köleler de vardı.” [6] ABD ve Avrupalı „bilim adamları” tarafından evrim araştırmaları projesi olarak iddia ettikleri „Missing Link; kayıp bağlantı“ çerçevesinde „maymundan–insana geçişin evrim sürecini” ispat etmek için uzun yıllar Zenciler üzerinde deneyler yapıtılar. Evrim sürecini henüz tamamlamamış, Amerika'nın tek gerçek Afrika yamyamı olarak niteledikleri Ota Benga, New Yort City’deki „The Bronx Zoo” hayvanat bahçesi müdürü William Temple Hornaday tarafından bazı maymun türleri ile birlikte kafese kapatıldı. İleri sürdükleri iddialara halkı inandırmak için ameliyat yöntemi ile Ota Benga’nın çene yapısının anatomisini timsahların çene yapısına benzetmeye çalıştılar, dişlerini sivrilttiler, Avrupa ve Amerikan basını, maymundan insana geçişin evrim sürecini tamamlayamamış, insana en yakın yamyam türü olarak Ota Benga’dan ilgiyle bahsediyordu. Kısa zamanda şöhreti Amerika’ya yayılan Ota Benga’yı yakından görmek için New Yort City’deki „The Bronx Zoo” hayvanat bahçesine akın edenler, ağzını açması için Ota’ya beş sent atıyordu. [7]
Bu uygulama sadece Pigme kabilesine mensup olan Zencilere değil, Afrikalı Zencilerin tamamına, Apaçi, İnuit, Kuzey Japonyalı Aynular, Filipinliler ve Namalı Hererolar üzerinde de uygulanıyordu. Alman Devlet Araştırma Hastanesi Charite’de Namalı kadın, erkek ve çocukların dişlerinin özel olarak sivriltilerek evrim teorisini ispat etmek için pek çok insanlık dışı deneylere tabi tutularak anatomilerinin değiştirildiği arşiv kayıtlarına geçmiştir. Avrupalı sömürgeci güçler dünyanın her yerinde aynı yöntemleri uygulayarak iş birliği içinde hareket ediyor ve “bilimsel” araştırma adı altında temelsiz bilgilerle dünyayı kontrol altında tutuyorlardı. Bugün de bu yöntemle dünyanın yönetimini ellerinde tutmaya çalışan ABD ve Avrupalılar mütemadiyen barış ve demokrasiden bahsederek kanlı geçmişlerini unutturmaya çalışmaktadır.
Zenci kölelerin hayvanat bahçelerinde teşhir edilmesine tepki gösteren bazı Zenci papazların: “Irkımız yeterince baskı gördü, aşağılandı. Hayvanat bahçelerinde maymunlarla birlikte teşhir edilmesini kınıyoruz. Kafese kapatmak yerine okula gönderin” şeklindeki tepkilerine karşılık „New York Times“ gazetesi 11 Eylül 1906 tarihli baskısında: „Ota Benga ile ilgili koparılan yaygarayı anlamakta güçlük çekiyoruz. Pigmeler insan ölçeğinin çok altında gelişmiş ve Benga’nın okul yerine bir kafeste tutulması daha doğrudur. Bütün insanlar eşittir düşüncesinin modası geçmiştir“ [8] şeklinde tepki göstermiştir.
Uygulanan insanlık dışı zulme son vermek için “Ota Benga, 20 Mart 1916 tarihinde, saat 17.00’de tutsak edildiği hayvanat bahçesinin kulübesi önünde bekçiden çaldığı tabancayla kalbine bir el ateş etti. Otuz iki yaşında öldüğünde üzerinde geleneksel Kongo peştamalı ve gözlerinde, yıllarca hasret kaldığı Yağmur Ormanlarındaki köyünün hasreti kaldı.” [9]
Ota Benga, Pigme dilinde „Dost” demektir…
“Evrim sürecini henüz tamamlamamış Afrika yamyamı” olarak dünyaya sunulan, dişleri sonradan sivriltilmiş Pigme kabilesine mensup Ota Benga, New Yort City’deki „The Bronx Zoo” hayvanat bahçesinde şempaze maymunu ile.
Resmin altında: „Africa Pygmy Ota Benga and Chimpanzee from a phograph made in 1906 in the Zoological Park New York City; (Afrikalı Pigme Oto Benga ve şempazesi. Resim 1906 yılında New York Hayvanat Bakçesinde çekildi.)” yazmaktadır.
Ota Benga’yı bir torba çamaşır ve yarım kilo tuz karşılığında satın aldıktan sonra diğer Pigmelerle birlikte New Yort City’ye götüren misyoner Samuel Phillips Verner (1873-1943).” [10]
[1] CARSON, Clayborne, Makale “50. Yılında Montgomery‘de Otobüs Boykotu Ayaklanması”, 2005 (50 Jahre Bus-Boykott von Montgomery)
[2] SCHOELLER, Olivia, Berliner Zaitung Gazetesi, 01.11.2005
[3] Der Spiegel (Dergi), Johanna Lutterroth, Makale: Bürgerrechtlerin Rosa Parks Die Frau, die nein sagte (Toplum aktivisti Rosa Parks, hayır diyen kadın), Sayı 6, Şubat 2013
[4] Süddeutsche Zeitung, Gazete Haberi: „Köleliğin Kaldırılmasının 200. Yılında Onkel Tom“, 19 Mayıs 2010
[5] Der Spiegel (dergi), Makale: Helene, Heise, „Menschen im Zoo, Die ganze Welt-Hinter Gittern“ (Hayvanat bahçesindeki insanlar, Tüm dünya parmaklıklar ardında), 2009
Ayrıca bkz: https://www.spiegel.de/fotostrecke/zoo-spektakel-im-kaiserreich-fotostrecke-107995-amp.html
[6] HEYDEN, Ulrich van der / ZELLER, Joachim (Hg.): Kolonialmetropole Berlin. Eine Spurensuche, Berlin 2002, s. 84-93
[7]IKEN, Katja, Makale: Afrikaner als Zoo-Attraktion; „Ist das ein Mensch?“, Der Spiegel Dergisi, 2012
[8] IKEN, Katja, Makale: Afrikaner als Zoo-Attraktion; „Ist das ein Mensch?“, Der Spiegel Dergisi, 2012
[9] a.g.m.
[10]IKEN, Katja, Makale: „Afrikaner als Zoo-Attraktion, „Ist das ein Mensch?“, Der Spiegel Dergisi, 2012;
(Hayvanat Bahçesinin Gözdesi Afrikalılar –„Bunlar İnsan mı?“)




